Geek Terminoloji – Film Noir Nedir?

Noir Etkisi!

Noir filmlerin diğer sanat dalları ve diğer kültürler üzerindeki etkisinden bahsetmek istediğimiz zaman ilk karşılaştığımız şeyin hemen her noktada, ve bu bir sanat dalı da olmak zorunda değil, noir etkisini görüyor olduğumuzdur. Bunu daha açık bir şekilde anlatmak gerekirse 1999 yapımı beş ülkeden altı hikâyenin bir araya gelerek oluşturduğu “Cartoon Noir” animasyon serisi gösterilebilir. Kuşkusuz noir atmosferi tutkunu izleyiciler için bu serideki her bir kısa animasyon mükemmel seyir zevkindedir ancak şurası kesin ki hitap ettiği izleyici kitlesi hayli dar. Seriden bir filmi aşağıda görebilirsiniz;

Bununla birlikte Marvel’in yine “Noir” serisiyle çıkardığı bir çizgi roman serisi de bulunmaktadır. Burada ağırlık olarak genellikle kasvetli bir şehir ve karanlık bir geçmişe sahip Daredevil, Wolverine ve tabi ki Punisher karakterleri kullanılmıştır. Tabi bunların yanında daha esprili bir üsluba sahip Örümcek Adam gibi karakterler de hikâyeye dâhil edilmiştir ama nasıl? Rengârenk ve sportif kostümü yerine siyah bir kostüm, daha derinlikli Retro gözlükler ve hatta elinde bir silah! Peki, bu karaktere kim örümcek adam diyebilir ki?

Halbuki Punisher ve Wolverine karakterleri bu alternatif evren serisinde yalnızca detaylarda fark görmüşlerdir. Bunun olmasının ve yukarıda örneğini verdiğim “Cartoon Noir” serisinin başarılı kabul edilememesinin sebebi şudur; bir yapım, ki bu çizgi roman, animasyon ya da bir film de olabilir, sadece noir bir eser oluşturulma kaygısıyla hayata geçirildiğinde kan uyuşmazlığı olacak ve maya tutmayacaktır. Zira noir en başta da söylediğimiz gibi bir tür değil bir atmosfer, bir anlatım tarzıdır. Siz, yalnız ve yalnızca elinizde karanlık bir geçmişe, atmosfere, silahlara ve öldüren kadınlara yer verebileceğiniz ağırlıkta bir hikâyenize noir giysisini giydirebilirsiniz.

Örneğin sizin Batman için ayrıca noir bir hikaye yazmanıza gerek yoktur zira sahip olduğu gotik atmosfer, acılı geçmiş, yozlaşmış Gotham, femma fatale kedi kadın, sorgulanabilir ruh hali ve hatta hiç gülmeyişi (Öldüren Şaka‘yı saymazsak) ile siz isteseniz de istemeseniz de Batman başlı başına noir bir karakterdir. Bu sebeple Batman ile ilgili çizgi roman da yazılsa, film de çekilse bu bir tarafından noir bir yapım olacaktır. Üstelik Batman ortaya çıktığında yıl 1939’du yani noir film kavramının oluşmasına on yıl kadar daha bir süre vardı. Bu sebeple karakter oluşturulurken noir akımından etkilenilmesi gibi bir durum söz konusu dahi değildir. Ama tutup da Metropolis gibi aydınlık bir şehir ve Superman gibi erdem timsali bir kahramanda noir bir hikâye oluşturmaya kalkarsanız. Ya derme çatma bir hikâye ile frankenştayn bir yapıtınız olur ya da buna uydurabilmek için tıpkı örümcek adamın eline silah verilmesi gibi karakterinizi o karakter olmaktan çıkarmanız gerekir.

Yine farklı bir noktadan bu noir etkisini daha iyi ifade edebilmek için usta yönetmen Akira Kurosawa’nın ölümsüz eserlerinden 1950 yapım Rashomon‘u ele alalım. Neredeyse hiçbir incelemede bu film noir yapımlar arasında gösterilmez. Bunun sebebi kimsenin filmin çekildiği Japonya’nın birkaç yıl önce atom bombası ile sarsıldığı Amerika’dan gelen bir akımı benimseyeceğine kanaat getirmemesidir. Üstelik o yıllarda henüz bu akımın bile adı yeni yeni konmaya başlamıştı.

Ancak filmi incelediğimizde kasvetli şehir sekansları dışındaki tüm öğelerin (ahlaken sorgulanabilir karakterler, femma fatale bir kadın, ters köşe sonlar, yozlaşmış bir toplum) noir kavramı ile örtüştüğünü görebilirsiniz. Paradoks gibi görünen bu durumun sebebi şudur; Tıpkı noir filmler çekerken yaptıkları işin bu olduğunu bilmeyen Amerikalı yönetmenler gibi Kurosawa usta da yaptığı işin bir klasmana girdiğini özellikle düşünmemişti. Zira bir tanımı olsun olmasın film noir, kara film ya da adına ne derseniz deyin yüzyıllardan beri insanların içindekini anlattığı karanlık bir yöntem olmuştur. Fantastik kurgulardan çok biraz daha toplumsal olaylara değinseydi o etkileyici diliyle Edgar Allan Poe ne kadar da mükemmel noir hikâyeler ortaya çıkarırdı bir düşünsenize.

Peki sırf noir bir öykü olsun diye bir şey en baştan oluşturulabilir mi? Elbette oluşturulur ancak muhtemelen yaptığınız iş en fazla yüzeysel bir noir paradisi olabilir. 2010 yılı Palm Springs Kısa Film festivali açılış jeneriği buna temsili bir örnek olabilir. Tabi ki festival organizatörleri bunu kendilerini hiç ciddiye almadan sadece reklam için çekmişlerdir. Ama sırf hadi noir film yapalım mantığıyla çekilen filmlerin derinliği de bundan fazla olmamaktadır.

Son not olarak düşmek gerekirse bir kara filmi kara film yapan yukarıda saydığımız öğelerin bir kısmını kara film olma iddiası taşımayan birçok yeni dönem Hollywood yapımı filmde (süper kahraman filmleri de dâhil olmak üzere) görmek mümkün. Bunun sebebi yine Hollywood sinemasının neredeyse tek başına sürüklediği bu anlatım tarzının diğer tüm türleri mebzul miktarda etkilemesidir. Ve hatta günümüz modası olan anti-Kahramanların köken olarak bu anlatım tarzına ait filmlere dayandığını söylemek yanlış olmaz.

1-Spicer, a.g.e, ss. 115, 116, 117
2-Özdemir, a.g.e., s.12

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar