Geek Terminoloji – Plot Armor (Konu Zırhı) Nedir?
Plot armor, yani konu zırhı denen konsept, oldukça uzun zamandır zihnimi kurcalayan, pek çok gerekli kullanımının yanı sıra son zamanlarda bir hayli de suistimal edilen bir hadise. Bu hafta gerek Avengers: Endgame, gerekse Game of Thrones final sezonunun 3. bölümündeki ölülere karşı olan savaşta yaşananlar yüzünden bu konuda yazmak artık şart oldu.
Plot Armor Nedir?
Plot armor, bir öyküde kilit karakterlerin, nasıl bir cendereden geçerse geçsinler sağ kurtulmaları olgusuna denir. Örneğin biz bir gemi kazasının tek hayatta kalanının öyküsünü izliyorsak, bu plot armor değildir, zira bu karakterin önemi, zaten söz konusu gemi kazasında hayatta kalmış olmasıdır. Ancak bizim öteden beri ana karakterimiz olan birisi büyük bir gemi kazasında sağ kalıyorsa, bu plot armor’dır.
Plot armor olgusunda önemli olan, izleyicinin ya o karakterin, öykünün o noktasında ölemeyeceğini (örneğin baş rol oyuncusunun filmin ortasında ölmesi gibi) az çok tahmin ediyor olması gerekir, ya da o karakterin öykünün başka bir noktasında kilit bir rol oynayacak olması.
Plot armor’ın kullanılmasındaki amaç, öyküye gerilim ve önem duygusu katmaktır. Eğer söz konusu karakter bir protagonist ise, karakterin öykü boyunca ne gibi riskler aldığını, neleri feda ettiğini anlarız. Eğer bir antagonist ise, onun ne kadar güçlü ve yenilmesi zor olduğunu öğreniriz ki öykünün sonunda yenildiğinde bunun önemi artsın.
Hollywood’da sıkça başvurulan ana olarak bir kaç plot armor yöntemi var. Bunları örneklerle anlatacağım, ancak uyarmalıyım ki yazının bundan sonrası kimi güncel dizi ve filmlere dair pek çok SPOILER barındırmaktadır.
Seçilmiş Kişi
Bunlardan ilki, filmin protagonistinin başına büyük felaketler gelmesine (örneğin çok güçlü bir düşmanın saldırısına uğraması) rağmen hayatta kalmasından geçiyor. Genellikle bu felaketlerin büyüklüğü, görselliğin yanı sıra bazı yan karakterler de feda edilerek ifade edilir. Bu konuda verebileceğim bazı örnekler, Harry Potter ve Felsefe Taşı‘nda Harry’nin oldukça dramatik finalde sevgi kalkanı ile korunması, Aliens’da Ripley’in defalarca ölümün kıyısından dönmesi, A New Hope’da Luke Skywalker’ın trench run esnasında tüm timi ölmesine ya da geri çekilmesine rağmen şansa hayatta kalması olabilir.
Bu konuda bir de negatif örnek vermek isterim. İlk Alien filminde Ripley’in sağ kalması bir plot armor örneği sayılmaz, zira filmin bir seriye dönüşeceği o noktada izleyici tarafından bilinmemektedir ve film esnasında başrol gibi görünen bazı karakterler ölmüştür. Bu yüzden izleyici filmin sonuna kadar Ripley’in de ölebileceği şüphesiyle diken üzerindedir.
İsmin Jenerikte Yoksa Üzgünüm!
Bir diğer plot armor yöntemi ise, alan etkili ya da uzun süren toplu felaketlerde, kalabalık bir topluluktan geriye kalanların “isimli” karakterler olmasıdır. Buna onlarca örnek verebilirim ama yakın zamandakilerden; The Last Jedi‘da film boyunca katledilen binlerce direnişçiden geriye kalan bir avuç insanın içerisinde (her nasılsa) hikayede yeri olan tüm karakterlerin olması; Avengers: Endgame’de iki devasa bombardımandan tüm isimli kahramanların kurtulması ve Game of Thrones’un The Longest Night bölümünde yaşanan toplu katliam esnasında (ne kadar güç duruma düşerse düşsün) öykü için önem teşkil eden hiç bir karakterin hasar almamasını örnek verebilirim.
Bu gibi örneklerde, yüzler, hatta binlerce isimsiz karakter ölürken, bazı isimli yan karakterler de, o ana dek inşa edilen öyküdeki (çok da önemli olmayan) yerlerini kahramanca tamamladılar ki durumun vahameti izleyiciye daha iyi yansısın. Bu gözden çıkartılabilir, İngilizce deyimiyle cannon fodder yan karakterleri ayrıca uzun soluklu televizyon yapımlarında da görürüz. Star Trek’in kırmızı gömleklileri bu konuda en iyi örnektir. Bu alt rütbeli karakterler, katıldıkları maceralarda can vererek gerilimi artırmaya yararlar.
Nihahaha Ölmedim!
Antagonistlerin, yani düşmanların korunduğu plot armor ise, hem metodik olarak, hem de amaç olarak farklıdır. Antagonistlerin başına bir şeyler gelmez; onlar, kahramanlar tarafından güç bela alt edildikleri durumlardan sağ kurtulurlar; böylece onların ne derece belalı olduğunu anlarız. Özellikle James Bond filmlerinde ve doğa üstü kötülerin olduğu gerilim filmlerinde sık rastladığımız bu duruma bazı önemli örnekler vermek gerekirse; Terminator 2‘de T1000’in yeniden birleştiği sahneyi, yine Avengers: Endgame’de Thanos’un günümüzde öldürüldükten sonra geçmişten geri gelmesini ve Nightmare on Elm Street ve Halloween gibi ünlü korku serilerindeki düşmanların pek çok kez geri gelmelerini sayabiliriz.
Tüm bu plot armor metodları, elbette öykü anlatımında önemli bir araç. Fakat özellikle son yıllarda, izleyicinin hissetmesi beklenen ve aslında olan şey git gide ayrılmaya başlıyor. Anlatıcı “vay be” efekti almayı beklerken, izleyici “hadi canım” tepkisi vermeye başlıyor. Bunun da elbette geçerli nedenleri var. Öncelikle biz Hollywood izleyicileri olarak, artık kolay kolay bize sunulan tehlikeyi yemiyoruz. Yani plot armor’ın gayet farkındayız ve karakterler nasıl olsa (o anda) ölmeyecek diye heyecanlanmıyoruz. Fakat bunun uzantısı olarak da yapımcılar işin suyunu çıkartıp karakterin üzerine gökdelen yıkma yolunu seçiyorlar. Üzerine de karakter oradan kurtulunca inandırıcılık deniz seviyesinin altına iniyor elbette.
Görünmeyen Bir Yere Düşersen Bil ki Aşağıda Bir Yaylı Yatak Vardır
Öte yandan karakterleri gerçekten öldürmek de epeyce zor bir hal almaya başladı. Özellikle Marvel ve Star Wars gibi cross-media ürünleri olan evrenlerde, artık bir karakterin kafası uçmadıysa ya da cenazesini görmediysek o karakterin (başka bir üründe) geri gelmesi kesin gibi bir şey. Ortadan ikiye ayrıldıktan sonra diriltilen Darth Maul, bu işin üzerine öyle bir tüy dikti ki, yapımcılar Rise of Skywalker’da nükleer reaktöre düşerek ebediyete kavuşan Palpatine’i geri getirmekten imtina etmiyor artık. Gerçi bu açıklanamaz geri dönüşün aynısını 60 küsür yıl önce Tolkien, Gandalf ile yapmıştı. O da büyük bir plot armor örneğidir.
İşte bu iki durum, son yıllarda aksiyon ve gerilim filmlerinde izleyicinin eğlencesini gözle görünür biçimde baltalama noktasına geldi. Yapımcı bir yandan karakterlerin başına felaketler getirmediği zaman “Eee bu muydu?” diye eleştiriliyor; bir yandan da plot armor’a her baş vurduğunda yuhalanıyor. George R. R. Martin gibi işlenmiş karakterin feda edilmesinin bile artık matematiği izleyici tarafından çözüldü ve etkisini yitirdi.
Ben kişisel olarak çözümü, plot armor’a karşı tarafsız bir tavır takınmakta buluyorum. Bir yandan elbette plot armor’ları herkes gibi görüyorum ama iş inandırıcılıktan uzaklaştığında burun kıvırmak yerine, “yapımcı istese bu sahneyi çok daha inandırıcı çekebilirdi, demek ki abartmak istemiş” deyip geçiyorum. Sonuçta plot armor bir hata değil, bir anlatım biçimi ve nasıl kullanılacağı yazar ve yönetmenlerin inisiyatifinde. Biz anlatılmak istenileni anladığımız sürece sorun yok.