Geeklere Masallar: Prenses Gelin

Hayatınız boyunca izleyeceğiniz tek bir romantik komedi olacaksa, bu William Goldman’in aynı adı taşıyan 1973 tarihli romanından uyarlanan 1987 tarihli Prenses Gelin (Princess Bride) olsun. Adını duyar duymaz tek kaşınızı kaldırdığınızı tahmin edebiliyorum. Adında “prenses” geçen bir filmin her şeyi pembe olan şirin küçük kızlara yönelik olduğunu düşünürseniz, Prenses Günlükleri çağrışımı yaparsa sizi suçlayamam… Ama çok, çok yanılmış olursunuz! Prenses Gelin, ‘gelin’ Buttercup’ın etrafında gelişen ve aklınıza gelebilecek tüm masal kaidelerini tepetaklak eden bir macera, bir kült parodi.

En güzel kurgular nostalji hissimizi körükleyen klişelerle başlar. Anlatıcı olan dedenin hasta torununa okuduğu Prenses Gelin de, fakir oğlan-zengin kız gibi sapına kadar klişe, ama tam da bu sebepten içimizi ısıtan bir girişe sahip… Yalnız sıkıcı olacak kadar da basmakalıp değil. William Goldman klişeleri birer araç olarak kullanmakta çok usta ne de olsa. Küçük bir köyde ailesinin evinde yaşayan Buttercup (Robin Wright) ve çiftlikteki hizmetçi çocuk Westley (Cary Elwes), ergenlik döneminde aynı ortamda yaşayan iki gençten bekleneceği üzere birbirlerine aşık olurlar.

princessbride08

“Düzgün birine benziyorsun. Seni öldürmek istemezdim.” “Düzgün birine benziyorsun. Ölmek istemem.”

Size Prenses Gelin’in bildiğiniz romantik komedilerden olmadığını söylemeliyim. Romantik komedi demek aslında biraz yanıltıcı, çünkü film aslında komedi ve aşk öğeleri barındıran bir macera. Buttercup ve Westley’nin aşkı filmin ilk dakikalarında Gerçek Aşk olarak mühürlenir. Prenses Gelin her nasılsa sarkastik parodiyle Disney filmlerinin masalsı atmosferini tam kararında birleştirmiş. Öyle ki, ilk dakikalarda ortaya konulan Gerçek Aşk nihai mutlu son olmaktan çok öte. Ne de olsa anlatıcı dede küçük hastamıza heyecanlı kılıç dövüşleri, işkence, intikam, canavarlar ve büyük macera (ve daha neler neler) sözü vermişti.

Ama aşk gerçek olsun olmasın, parodilerde bile güvende değil. Zira Westley evlenebilmeleri için çiftlikten ayrılır ve kısa süre sonra Buttercup’a denizde korsanlar tarafından öldürüldüğü haberi gelir. Beş yıl sonra Florin ülkesinin prensi Humperdinck evleneceği kızı halka takdim eder: eski masum, iyimser halinden eser kalmamış, yıllar içinde kalbi taşlaşmış Prenses Buttercup! Humperdinck güzeller güzeli bu köylü kızla evlenerek halkın gözünde itibarını arttıracak, Buttercup da konforlu bir hayata kavuşacaktır, prensi sevmese de. Ancak her şey yolunda giderken, günlerden bir gün atıyla gezintiye çıkmış olan Buttercup kaçırılır… Sonra bir daha kaçırılır, bu kez onu kaçıran adamların elinden.

Senaryo bilindik klişeleri tepetaklak ediyor dediğimde ciddiydim. Buttercup’ı kaçıran adamlar Vizzini (Wallace Shawn), Inigo (Mandy Patinkin) ve Fezzik (André the Giant) hatrı sayılır derecede renkli karakterler. Günümüzde ‘kötü adamlar’ın da derin karakterler olması işten bile değil, ama bu üçü kadar eğlenceli olanlarına yine de az rastlanır. Mesela Inigo ve Fezzik ufak bir kafiye yarışması yapıyorlar. Vizzini’nin tepesinin tası atana kadar, en azından. Hatta kötü adam olmakta o kadar başarısızlar ki, onları takip ederek Buttercup’ı ellerinden alan siyahlar içindeki adamla ahbaplık ediyorlar.

Wallace-Shawn-Vizzini-The-Princess-Bride-2

“İnanılmaz!” “O kelimeyi kullanıp duruyorsun. Sanırım anlama geldiğini sandığın anlama gelmiyor.”

Meğerse Inigo’nun kötü adam olmasının tek nedeni intikam işinde pek para olmamasıymış… Yirmi yıldır, çocukken gözleri önünde babasını öldüren altı parmaklı soylu adamı arıyormuş. Dürüst olmak gerekirse, eğer Buttercup film adaptasyonunda bu kadar sempatik bir Mary Sue parodisine dönüşmeseydi, Inigo ve Fezzik’i hikayenin gerçek kahramanları olarak görmekle yetinecektim.

Yorumlar