Geeklere Masallar: Prenses Gelin

Kahramanların hikaye akışını birdenbire durdurup hayat hikayelerini anlatmaları, Tehlike Dolu Bataklık™, Anormal Büyüklükteki Kemirgen Hayvanlar (A.B.K.H.), ülkenin her köşesinde işitilen çığlık, mucize ilaç, beyaz atlar… hikayenin kendi farkındalığını zekice yazılmış diyaloglar eşliğinde neşeyle yüzünüze vuran tanıdık klişelerden yalnızca birkaç tanesi. Prenses Gelin kadar açık sözlü, ama yine de kendini bu derece ciddiye alan parodiye az rastlanır. Karakterlerin sizin aklınızdan geçirdiğiniz şeyleri pattadanak söyleme gibi bir huyu var. İşte bu yüzden film çok tatmin edici.

Aynı zamanda her repliği alt kültürün bilinçaltına işlemiş bir fenomen. Başka filmlerden dizilere, oyunlara, romanlara, ona yapılan göndermeler o kadar çok ki. Orta çağ fantezilerinin absürt parodisi olmakla beraber, film o kadar sevildi ki ardından gelen hemen her eserde kendinden birer parça bıraktı. Bu yüzden çoğu replik sizde o tatlı “bunu daha önce nerde duydum?” nostaljisini uyandıracak. Evet, o meşhur repliklerin kaynağı bu film işte!

princessbride18

“Merhaba, adım Inigo Montoya. Babamı öldürdün. Ölmeye hazır ol.”

Türün gereği olarak, oyunculuklar yer yer abartılı, olaylar bir masal dinlediğinizin altını çizercesine sürreal. Hatta bazen Oz Büyücüsü ayarında bir melodram izlediğinizi düşünebilirsiniz. Buttercup ve Siyahlı Adam elbette birer Mary Sue, Inigo ve Fezzik bildiğiniz kötü adamlardan çok daha fazlası, Humperdinck Yakışıklı Prens olmayı reddetmiş Kötü Prens. Bir an boş bulunup Monty Python izlediğinizi düşündürecek kadar başarılı bir mizah yakalanmış üstelik. Hikaye akışı arada bir çocuğun sabırsız sorularıyla, ya da “öpüşmeli yerleri geç!” mızmızlanmalarıyla bölünüyor. Nitekim dede onun içini rahatlatmak için, filmin yarısında iyi biteceğini söyleyiveriyor.

“Kitabı da mı Var?”

William Goldman S. Morgenstern’ün başyapıtını bütün o sıkıcı tarihi ve gereksiz açıklamaları çıkararak yayına hazırladı… öhm, yani filmde dedenin hasta torununa okuduğu masal olarak yansıtılan iç içe geçmiş hikayenin dış katmanı bu. Kitapla film arasındaki temel fark, kitabın oldukça eğlenceli ama yine de ciddi bir epik fantezi, filminse parodi olması. Buttercup’ın dünyadaki en güzel kız, Fezzik’in çocukken ailesi tarafından güreşe zorlanmış bir Osmanlı çocuğu, Inigo’nun ise dünyanın en iyi kılıç ustası olması gibi bazı detaylar filme aktarılmamış, Goldman’in keyifli üslubu da sadece filmi izleyenlerin kaçıracakları şeylerden.

Filme koymamakla doğru yaptıkları birkaç şey de var, Siyahlı Adam’ın Buttercup onu sinirlendiğirdiğinde kıza bir tokat atması gibi. Tabi bence hem kitabı okuyup, hem de filmi izlerseniz keyfinizi ikiye katlarsınız. Yine de Prenses Gelin kitapların filmi kötü olur kaidesini başarıyla yıkan yapımlardan biri.

Yorumlar