Georges Méliés’le Düşsel Bir Yolculuk: Ay’a Seyahat
Eğer hayal edebildiğin bir şeyse, yapabilirsin. Peşlerinden gidebilecek cesaretin varsa, bütün rüyaların gerçek olabilir. – Walt Disney
Çünkü zamanla efsane olabilen, kitleleri derinden etkilemeyi ve onlara ilham vermeyi başarabilmiş her şey, basit birer imgeyle başlamıştır. Walt Disney, “her şeyin bir fareyle başladığını” söyler. Başını gökyüzüne kaldırıp yıldızlı bir gecede yanıp sönen gök cisimlerini inceleyen ve gerçekten merak eden güzel insanların hayal dünyalarıdır bizlere başka âlemlerin kapılarını açan.
Georges Méliés 1902 yılında, Jules Verne ve H.G. Wells’ten esinlenerek yazdığı “Le voyage dans la lune (Ay’a Seyahat)” öyküsünü seyirlik bir hale getirdiğinde, yaptığı şeyin birçok anlamda bir “ilk” olduğundan elbette habersizdi. “Fantastik kurgu” ya da bilimkurgunun sinemadaki ilk örneği sayılan bu film, ayrıca ilk dekor ve oyuncu kullanılan film olarak da sinema tarihinde yerini almıştır. Film, Méliés’in sinema endüstrisinden çekilmesinin ardından bir süre unutulmuş, fakat daha sonra 1920’lerin sonuna doğru sinemaya katkısı tekrar hatırlanmış ve 1993 yılında tek tek elle boyanmış olan renkli versiyonu üzerinde çalışılmıştır. Esasen bir sahne sanatçısı olan Méliés’in teatral bir algıyla çekmiş olduğu bu devrim niteliğindeki film, gerek üzerinde harcanan onca emek, gerekse hikâyenin ele alınışı ve aktarılma biçimiyle günümüze dek uzanan birçok sinemacıyı etkilemiştir.
Ay’a Seyahat, Astronomi Kulübü’nün bazı üyelerinden oluşan gök bilimcilerin bir salonda toplanıp tartıştığı sahneyle başlar. Salonda, dönemin bilimsel gelişmelerinin ötesinde, sınırları zorlayan herhangi bir araç ya da keşfe rastlanmaz; sadece Ay’ın gözlemlendiği büyük bir teleskop, basit bir Dünya modeli ve Ay’a yapılacak seyahatin en basit haliyle izah edildiği büyük bir yazı tahtası yer alır. Kurul başkanı, üyelere Ay’a yapılacak seyahati açıklar, fakat üyelerden biri bu fikre karşı çıkar. Bu itiraz büyük bir karmaşaya sebebiyet verir ve başkan, elindeki kitapları bu muhalif üyenin başına çalar. Ardından, başkanın yolculuk fikri oylamaya sunulur ve kabul edilir. Georges Méliés’in canlandırdığı Başkan Barbenfouillis, yanında gelmeye gönüllü olan beş cesur üyeyi seçer: Nostradamus, Alcofrisbas, Omega, Micromegas ve Parafaragaramus.
Ekip belirlendikten sonra, hep birlikte bir uzay aracı yapımına girişilir. Bu araç, büyük bir mermi şeklinde yapılmış bir uzay kapsülüdür ve bir topun ucunda uzaya fırlatılacaktır. Sonunda, halkın büyük coşkusu eşliğinde bilim ekibi kapsüle biner ve (hepsi denizci kıyafeti giymiş kadınlardan oluşan) denizcilerin de yardımıyla kapsül, topun içine sürülür. Son aşamada topun Ay’a doğrultulmuş ucu, bir köprüden ateşlenir ve yolculuk başlar.