Hayaletler, Korkunç Sırlar ve İngilizlik: Kızıl Tepe
Senaryosuna, Guillermo del Toro ve Matthew Robbins tarafından, Pan’ın Labirenti’nin gösterime girmesinin hemen ardından başlanan Crimson Peak, del Toro’nun filmi bir de bizzat yönetmek istemesi ama fazlaca yoğun olması nedeniyle onca süre beklemek zorunda kalmış. Vaktiyle ilk yazıldığı sırada Universal’den Donna Langley’e satılan filmi bekletmemek için Langley ona, kendi prodüktörlüğünde film için başka bir yönetmen bulmasını teklif eder. Ancak del Toro uygun kişiyi bulamaz ve Pacific Rim’in çekimleri esnasında Legendary Pictures’tan Thomas Tull ve Jon Jashni ile dostluğu ilerlettikten sonra, kendisine sırada hangi yapım üzerinde düşündüğünü soran bu adamlara üç tane proje tasarısı gönderir. Bunlardan biri, haftaya kitap yorumunu yazacağım, H.P. Lovecraft eseri Deliliğin Dağlarında (At The Mountains Of Madness) uyarlaması, bir diğeri de Monte Kristo Kontu’nun western uyarlamasıdır. Ancak Legendary Pictures yetkilileri üçüncü projeyi, yani Kızıl Tepe’yi ağızlarına layık bulur ve hemen işe girişirler.
Filmle ilgili bir diğer ayrıntı ise, Tom Hiddleston ve Mia Wasikowska’nın yerine önce Benedict Cumberbatch ve Emma Stone’un düşünülmüş olması, ancak sonra her nedense bu işin yürümemesi. Fakat bence oyuncu kadrosu oldukça yetenekli ve atmosfere birebir uygun oyunculardan oluşmuş. Özellikle Tom Hiddleston ve Jessica Chastain’in uyumu ve Chastain’in performansı gerçekten harika. Mia Wasikowska faktörü haricinde tadından yenmeyecek bir film olduğunu bile söyleyebilirim. Ha, yazım boyunca da sürekli salak, sümüklü komşu kızı muamelesi yaptığım bu kızcağızdan neden haz etmediğimi ben de tam olarak bilemiyorum. Sebebi belki nedensiz ünlü olan, ya da ünlü olmaktan ziyade şansı inanılmaz yapımlarda yaver giden ve belli bir tarz için aranan yüz haline gelen – özellikle – kadın oyunculara karşı duyduğum antipati olabilir. Kendisinde bembeyaz teni ve bal rengi saçları, ifadesiz yüzü haricinde üstün bir yetenek ya da herhangi bir oyunculuk parıltısı göremedim ben şimdiye dek. Sadece birbirine çok benzeyen tarzlarda tekrar eden karakterleri oynaması ve en sevdiğim yönetmenlerin aklına gelmiş olması sinirlerimi bozdu. (hayır, Jane Eyre gibi hayatımda büyük yeri olan bir klasiğin fevkalade uyarlamasında Michael Fassbender’la, en sevdiğim yönetmenler arasında ilk üçümde olan Jim Jarmusch’un Only Lovers Left Alive’ında yine Tom Hiddleston’la, Tim Burton’ın Alice in Wonderland uyarlamasında ve bir de bu filmde yine TOM HIDDLESTON’la oynamış olmasının duyduğum antipatiyle hiçbir ilgisi yok!)
Elbette bunca kişisel garez sizi ilgilendirmez ve şaka bir yana, Crimson Peak gerçekten gotik/fantastik/korku tarzlarının sıkı takipçilerinin, Guillermo del Toro filmlerini beğeniyle takip edenlerin ve Tom Hiddleston hayranlarının kaçırmaması gereken bir film.
Herkese iyi seyirler dilerim.