John Wick: Chapter II – World of Darkness Misali
Continental ve Arkasındaki Yapı Aradığımız Camarilla Mıdır?
Gelelim insanlara abartı gelen bir başka ayrıntıya. Burada biraz pisleşeceğim, kimse kusura bakmasın. Tek bir süper suçlunun dünyanın anasını bellemesine takılmayan kişilerin, alternatif bir örgüt yapısı benimsemiş ve çeşitli kurallar dahilinde iş yapan bir grup suikastçiye bu kadar takılması bana saçma geldi. Evet, fazlasıyla cilalanıp, parlatılmış bir kurum olduğu aşikar fakat filmi tatlı kılan en önemli özellik Continental bana göre. Suç baronlarının dünya çapında ortak iş yürütmeleri için bir araya geldikleri ulusal mafyatik düzen milleti niye bu kadar rahatsız etti hala anlamadım. Birçok filmde buna benzer çeşitli yapılar var?
Continental davası ve suç organizasyonlarının dünyanın farklı noktalarında etkin rol oynamaları bana pek anormal değil, aksine çok daha tatlı geldi. Adeta, al oyunlarında kullan. Continental’in yapısı, geleneklere sıkı sıkıya bağlı olması falan bildiğin Camarilla düzeninin kopyası diyebilirim. Vampire: The Masquerade oyuncularıma filme gidip izlemelerini söyledim, filmden çıkanlar John Wick’ten önce anlattıklarımdan yola çıkarak, aynı şekilde olayı bağdaştırmıştı.
Dev suç organizasyonu örneği; Camarilla. Bunun yanı sıra, birçok ülkede Neutral Ground olarak hizmet veren Continental’ler bizzat Elysium’lar, Winston (Ian Mcshane) da Keeper of the Elysium. Bu sebeple Continental ve bağlı bulunduğu büyük yapı aradığımız Camarilla örneği diyebilirim. Filmi izleyen WoD severler, eminim buna katılacaklardır.
John Wick: Chapter III – Blood Hunt?
Filmde New York Prensi olan Nosferatu’yu (Laurence Fishburne as Bowery King) gördük, ki adeta Nosferatu tadındaydı, John Wick’le tatlı bir geçmişi vardı. John Wick’le olan pazarlığı da kısa ve öz bir şekilde son buldu. Ve belirli bir seviyeye gelmiş bir adamın sınırlarını görmek isterseniz, üzerine sel gibi akın akın yağan adamlara karşı yedi mermi vermek, filmdeki bir başka ince noktaydı diyebilirim. John Wick’le ilgili anlatılan şehir efsanelerini elbette Bowery King de biliyordu ve John Wick’e tam anlamıyla yardım etmekten ziyade, bunların gerçek olup olmadığını görmek için John Wick’e yedi mermi sunup olayları keyifle seyretmeye başladı. En azından, bana böyle geldi.
Filmin son kısmındaysa, John Wick’e bakıp Cüneyt Arkın’ı gördüm. Bunu anlatmaktan ziyade, yazıyı aşağıdaki Cüneyt Arkın sahnesiyle süslemek istedim. Zira, kendisi de bizim John Wick’imizdir. Tekrar filmin sonuna odaklanırsak eğer, John Wick’in artık bütün dünyadaki suikastçiler tarafından başındaki 14 milyon dolarlık ödülün yanı sıra, John Wick’i öldüren kiralık katil olmak arzusuyla peşine düşmeye hazırlandıklarını gördük. Zira, bu işler her türlü filmde, kitapta ve dizide böyledir. Prestij her zaman paradan önde gelir. En iyiyi haklayıp, en iyi olursan zaten para sana gelecektir. Hangi şartlarda olduğu kimin umurunda ki?
İşte yukarıda bahsini ettiğimiz bu durum da, yine WoD oyunlarından Vampire: The Masquerade’de rastlayacağımız; “Blood Hunt” ın güzel bir örneği. Her Vampire: The Masquerade oyuncusu genelde iki şeyden korkar, bu iki şey aslında tektir. Prens ve onun Blood Hunt başlatabilme yetkisi. Eğer, av olan tarafsanız işiniz yaş. Kurtulmak neredeyse imkansız. Hem kendi şehriniz, hem de çevre şehirlerden sizi avlamaya gelen onlarca başka vampir var. Eh, eğer Blood Hunt’ın avcı kısmında yer alıyorsanız, bu özellikle Camarilla gibi katı kurallar içeren bir organizasyonda ufak bir esneklik demektir ve her oyuncu bu fırsatı çok iyi değerlendirir.
Bu sebeple, John Wick’in gelecek olan bir sonraki filmi için fazlasıyla heyecanlıyım. Çünkü, çok daha fazla aksiyon, çok daha fazla kan ve çok daha fazla vahşet göreceğimizin garantisini bizlere sundu Chapter II’nn sonu. Yazıyı basitçe sonlandıracak olursam, James Bond’un bile Zor Ölüm kıvamında tabancayla helikopter düşürüp, arabayla oradan oraya uçtuğu son dönem aksiyon filmlerindense, John Wick gibi tutarlı dövüş sahneleri ve ayarında aksiyonla vahşete sahip bir film bence bu kadar yerilmemeliydi. Evet kabul ediyorum, hikaye alt yapısının basit bir rol yapma oyunu quest’inden farkı yok kabul, ama adam öldürmek başka şey, sanatsal biçimde adam öldürmek bir başka şey.
Düşük seviye oyun sevdalılarına John Wick fazlasıyla yüksek seviye gelebilir belki ama bence kesinlikle bir şans verip filmi izleyin. Zira, oyunlarınızda kullanmak istemeseniz bile motivasyon sağladığı bir gerçek. Yok ben öylesine izliyorum diyorsanız da, sıkılmayacağınızı garanti ederim.