Kısır Bir Toplumun Hikayesi: Children of Men

Toplu Kısırlık Üzerine

“Children of Men”, kaosla çalkalanan bir dünya gösteriyor bize. Toplu kısırlığın ortaya çıktığı 2009 yılından itibaren toplumlar insan neslinin tükeneceği gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştır ve bu durum da uzun vadede insanlığı çoklu çılgınlığa (folie à plusieurs) sürüklemiştir. Kaosun ortaya çıktığı tüm şehirler birer birer düşmüştür. Ayakta kalan tek ülke ise totaliter bir rejimin hüküm sürdüğü Büyük Britanya olur. Görünürde olan bu istikrarın bedeli ise oldukça ağırdır. Filmin uyarlandığı P.D. James imzalı kitapta insanlık geniş ölçüde depresyon, kaygı ve umutsuzluktan muzdariptir. Peki bu durum gerçek hayatta başımıza gelseydi. İnsanlık nasıl bir tepki verirdi?

New York Üniversitesi’nde Felsefe Profesörü olan Samuel Scheffler’a göre başımıza gelecek böyle bir felaket insanlığın önceliklerini değiştirirdi. Kanser araştırmaları, afetler için alınan önlemler, politik ve sosyal aktivizm önemini yitirirdi. Bazı insanlar akıl sağlığını korumak ve kendini teselli etmek için olan bitene dinsel bir açıklama getirirdi. Diğerleri ise kalan ömürlerinden keyif almak için çabalardı. Bu çabalar her türlü dünyevi zevki tatmak, dünyayı dolaşmak, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek şeklinde olabilirdi. Ancak geçirilen son günler ne kadar eğlenceli olursa olsun, kalan hayattan ne kadar zevk alınırsa alınsın, gerçek şu ki; insanlığın sonunun geldiği gerçeğinin yaşattığı hüzün çok daha fazla hissedilirdi.

Hepimiz öleceğiz. Bu kısımda sorun yok. Bu gerçeği nadiren de olsa hatırladığımızda, hayatımızı anlamlı kılma ya da dünyada iz bırakma düşüncesi bizi teselli eder. Bir sanat eseri, bir buluş ya da en azından bir çocuk. Ancak gelecekte yarattığımız sanat eserini ya da buluşu takdir edecek bir nesil ve daha da önemlisi birikimlerimizi ve tecrübelerimizi aktarabileceğimiz çocuklar olmazsa bütün bu uğraşların anlamsız olduğu düşüncesi hakim olabilir.

Children.of_Men_Kee

Kee, sırrını Theo’ya açıklarken.

Kaçınılmaz bir felaket ya da ölüm karşısında yasın beş evresi devreye girer. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Ancak “Children of Men”de çoğunluk, inkar ve öfkede takılı kalmıştır. Diğer yandan, filmin ana karakteri Theo mevcut durumu kabullenmiş ve bu farkındalık yerini umursamazlığa bırakmıştır. Theo’nun eski eşi Julian ise o dönemde artık çoğu insanın lüks olarak gördüğü insan hakları kavramını yaşatmaya çalışmaktadır. Ona göre insanlığın sonunun gelmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Şartlar ne olursa olsun tüm insanlar eşit muamele görmelidir. Bu idealist ve hümanist bakış açısı otoriteler tarafından hoş karşılanmaz ve Julian Büyük Britanya halkına terörist olarak tanıtılır.

Dini Göndermeler

“Children of Men”, insanlığı kıyametten kurtarmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatıyor. Bu açıdan bir Hristiyan kıssası özelliği taşıyor. Kitabın ruhani bir tonu olduğundan bahsetmiştim. Filmde de tıpkı kitaptaki gibi pek çok dini referans verilmiştir. Bunların başında Theo karakteri gelir. Theo ismi, Yunanca Tanrı (God) kelimesinden türemiştir. Karakter ise filmin başından sonuna kadar silah ve bombalarla çevrili olmasına rağmen şiddet karşıtı bir duruş sergiler. Kee’yi korurken bile hiçbir şekilde silah taşımaz ve kullanmaz. Theo’yla ilgili bir başka özellik ise, film boyunca hayvanlarla çevrili olmasıdır. Bu da karakterin iyilikle dolu ve güvenilir olduğunu gösteren işaretler olarak kabul edilebilir. Son olarak Theo ile ilgili en önemli referans son sahnede verilir. Kee ile birlikte kayıkta olan Theo ölmek üzereyken, Kee Theo’ya çocuğuna Dylan ismini koyacağını söyler. Dylan, Theo’nun ölen oğlunun ismidir. Simgesel anlamda Theo’nun oğlu olan Dylan’ı insanlığın kurtarıcısı olarak görebiliriz.

Filmde Kee ile ilgili de pek çok referans bulunmaktadır. Theo’nun Kee’nin hamile olduğunu ilk kez çiftlik hayvanlarının arasında ahırda görmesi, İsa’nın yemlikte olan doğumuna yapılan bir göndermedir. Son olarak, Theo, Kee’ye bebeğinin babasını sorduğunda Kee bakire olduğu şakasını yapar. Burada açıkça Meryem’e referans verilmiştir. Ayrıca, Julian’ın lideri olduğu grubun adı “Fishes”dır. Hristiyan sanatındaki ilk sembollerden biri balıktır. Balık sembolüne Eski Ahit’te çok rastlanır. Örneğin İsa, 5000 kişiyi ekmek ve sadece iki balıkla doyurmuştur. İnsanların arabalarının arkasındaki İsa-Balığı çıkartması Hristiyanlar arasında oldukça yaygındır. Filmle ilgili daha pek çok dini referans verilmiştir. Sizin dikkatinizi çeken başka bir referansı yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.

Kitap Filme Karşı

Filmin, kitapla yapısal anlamda birkaç benzerliği var. İkisi de felaket sonrası bir geleceği anlatıyor. Baş karakterler ve Theo’nun rolü iki eserde de aynı. Ancak kitabın ve filmin öne sürdüğü sav birbirinden oldukça farklı. Kitapta yaşamın kutsallığı ve maneviyata sırtını dönmüş bir toplum toplu kısırlıkla anlatılırken, filmde kısırlık yalnızca dünyanın fitilini ateşleyen küçük bir kıvılcım olarak kabul edilir.

top-365-films-children-of-men

Köpekli hanımın kitabın yazarı P.D. James olduğunu söyleyelim.

Film ve kitap arasında pek çok fark olmasına rağmen, kitabın yazarı P.D. James filmden çok memnun kalmış. Öyle ki ünlü yazar filmde bir sahnede oynamış. Diğer yandan vizyonunu etkilememesi için Alfonso Cuarón’un kitabı okumamayı seçtiğini de belirteyim. Film yapımcıları, ünlü düşünür ve filozof Slavoj Zizek’in -devlet yetkilerinin uygulanması ve mülteci krizinin yıkıcı duygusal durumu ile ilgili görüşlerinin- katkısıyla, manevi dersler çıkartılması düşünülen kitabı, birkaç kritik dokunuşla rahatsız edici bir gerçekliğe sahip bir filme dönüştürmüş.

Daha sonra, filmin dinamikleri, karakterlerin duygusal durumlarını analiz eden ve filmin genel okumasını yapan Zizek, karmaşık ve bilgilendirici bir açıklama yapar. Bu açıklamaya göre Zizek, kitabın diriliş ve vaftiz öğelerine sahip, ruhani ağırlıklı bir Hristiyan öğretisi olduğunu söyler. Film ise kitaptan farklı olarak alternatif bir gerçekliklikten ziyade şu ankinden daha gerçek bir aktüalite sunar. Ünlü filozof, ayrıca filmle ilgili olarak, bu biyolojik kısırlığın, ruhani kısırlığın metaforu olduğuna dair yapılan ucuz okumalardan kaçınmamız gerektiğini söyler. Zizek’e göre, “Children of Men” dünyasındaki gerçek kısırlık tarihsel deneyimden mahrum olma durumudur. Filmdeki umutsuzluğun asıl nedeni budur.

Yorumlar