Kitapları ve Filmleri ile Harry Potter Fenomeni- Felsefe Taşı
Jo’nun efsanelerden beslendiği yegane şey bu değildi elbette. Okuyucuların da çok iyi bildiği üzere gerek İngiliz mitleri gerekse de farklı kültürlerin mitlerinden beslenmesini iyi biliyordu. Yunan Mitolojisinin üç başlı bekçi köpeği Kerberos’u, Fluffy adı ile hikayesine eklemlemesi en güzel referanslardandı. Voldemort karakteri ise varlığı itibari ile hem gerçek hayatımızdan hem de kurgu evreninden esintiler taşıyordu. İsmi anılmaması gereken kişi olarak anılan Voldemort, Rowling’in anti-faşist tutumunun bir simgesi olarak Hitler’den esinlenerek yaratılmış bir kimseydi. Karakterin hikayeye eklemlenişi ise bana büyük oranda Yüzüklerin Efendisinin Sauron’unu hatırlattı. Bildiğiniz üzere tek yüzüğü kaybettikten sonra yok olan ve karanlıklar lordu olarak anılan Sauron, bir ruh olarak varlığını sürdürdü ve Orta Dünya’yı izlemeye devam etti. Voldemort’ta benzer şekilde karanlıklar lordu olarak anılıyordu ve yok edildiği düşünülmesine rağmen varlığına ruhani bir şekilde devam ediyordu. Daha bir çok benzerlik mevcut ama o durum ilerleyen kitaplar da ortaya çıkacak.
Harry Potter ve Felsefe Taşı, dilimize orta şeker bir çeviri ile kazandırılmış, çok iyi bir başlangıç hikayesiydi. Romanla kazanılan bu başarıdan yararlanmak isteyen paragöz Hollywood yapımcıları da harekete geçecek ve bu fenomeni daha devasa bir şekile bürüyeceklerdi.
Film
Felsefe Taşının uyarlama ihalesini Warner Bros kazanmış ve film için hemen kolları sıvamıştı. David Heyman gibi tecrübesiz bir ismi projenin başına getirmeleri ile tehlike sinyalleri verseler de yönetmen olarak “Chris Colombus” ismi ile anlaşılması olumlu bir adımdı. Daha önce “Evde Tek Başına” serisi ile kaliteli aile filmleri çekebileceğini kanıtlayan Colombus’un “Goonies” gibi eğlenceli bir filmin senaristi olduğunu da hatırlatmak lazım. Her ne kadar Hollywood’da çakma Spielberg olarak anılsa da-ki daha önce film için Spielberg ismi düşünülmüş, ancak Spielberg’ün katı kuralları karşısında bu seçimden vazgeçilmişti. İnsan nasıl olurdu acaba diye düşünmeden edemiyor- Colombus, Felsefe Taşı ile belki de serinin en sadık ve yaratıcı işini çıkartacaktı.
Oyuncu seçimleri kritik olan bu uyarlama için bana kalırsa kusursuz bir casting başarısı gösterilmişti. Seçilen çocuk oyunculara ek olarak Alan Rickman, Richard Harris, Maggie Smith gibi tecrübeli isimlerle anlaşılması bir Potterhead için paha biçilemezdi. Peşi sıra filmi fantastik kılacak bütün tasarımların kontorlü Stuart Craig’e bırakılmış, müzikler de efsane besteci John Williams yapacaktı. Bu gerçek anlamda bir filmi hayalden öteye taşıyabilecek bir kadroydu. Sonuç ise gayet olumluydu.
2001 senesi film vizyona girdiğinde sinema çok güzel bir dönemden geçiyordu. Matirx’leri, Titanic’leri gören seyirci için Harry Potter ve Felsefe Taşı ziyafet sonrası tatlı gibiydi. Kitaptaki o sihirli dünyayı beyazperde de görmek paha biçilemezdi. Kostümlerinden, Hogwarts’ına kadar titizlikle çalışılmıştı ve o evren bütünü ile oradaydı. Bu gerçekleştirilmesi zor bir başarıydı ve bu yüzden Colombus ve ekibine büyük minnet borçlu olduğumuzu düşünüyorum. John Williams’ın o unutulmaz tema müziği ve çocuk oyuncuların, büyüklerine meydan okurcasına karakterlerini yaşamaları bizi de filmin için daha çok sokmuştu.
Harry Potter ve Felsefe taşı filmi ülkemizde de dünyada da beklenen ilgiyi gördü ve bu fenomenin büyümesine yardımcı oldu. Hakkında siteler açıldı. Özel etkinlikler düzenlendi ve Harry Potter devamlı konuştuğumuz o isim haline geldi. Filmin de başarılı olması mutluluk vericiydi. Hem yazar hem okuyucusu için her şey yolunda gidiyordu. Harry Potter gerçekten her çocuğun dilindeydi. Sihri doruklarında hissedebiliyorduk. Devam kitapları istikrarlı şekilde kalitenin çıtasını yükselticekken, filmler ise üçüncü filmin uyarlamasına kadar ki süreci mükemmel yürütecek daha sonra ise gişe kaygısı ve vizyonsuzluklar sebebi ile işler sekteye uğrayacaktı. Elbette biz bu süreçleri yaşayana kadar Harry ile büyüyecek ve büyüyü her daim sıcak tutmayı başaracaktık. Okuduğunuz için teşekkürler, değerli yorumlarınızı bekliyorum, yeni bir Potter yazısında görüşmek üzere sihirle kalmanızı diliyorum.