Lords of Dogtown: Adrenalinin Doruklarında Skateboard Tutkusu
Lords of Dogtown’la karşılaşmadan önce kaykayla ilgili hiçbir ilgim ve bilgim yoktu. Stacy Peralta’nın senaryosunu yazdığı, bizzat kendi gençliğini, yaşadığı yeri, hayat mücadelelerini anlattığı bu harika filmle bir anda bu konuya siz de benim gibi ilgi duymaya başlayacaksınız. 2005 yılında çekilen Lords of Dogtown’ı sırf başrolleri için bile izleyebilirsiniz, çünkü Heath Ledger (Skip Engblom), Emile Hirsch (Jay Adams) gibi hepimizin tanıdığı ve oyunculukta kendilerini çoktan kanıtlamış isimler yer alıyor filmde. Bunun yanında yine oyunculuklarından hiç şüphe duymamamız gereken John Robinson (Stacy Peralta), Victor Rasuk (Tony Alva), Michael Angarano (Sid) ve Nikki Reed (Kathy Alva) yer alıyor filmde. Belgesel tarzı çekimleriyle ilk önce filmi belgesel sanabilirsiniz. Ama kesinlikle değil. Bu çekim yöntemiyle filmin gerçekçilik oranı inanılmaz şekilde artıyor.
Lords of Dogtown, 1970’lerde geçen gerçek hayat hikayelerini anlatıyor. Jay, Stacy ve Tony kaykayı hayatlarının tam ortalarına alan üç yakın arkadaştır. En büyük destekçileri de Zephyr isimli bir kaykay dükkanı sahibi Skip’tir. Zamanla tüm arkadaşlığın darmaduman olacağından habersiz bir şekilde gençliklerini korkusuzca yaşamaktadırlar. Yarışmalar, kız arkadaşlar derken yavaş yavaş sesleri ünlü şirket sahiplerini ulaşır. Bu da onların neredeyse sonu olacaktır. Bu hayatları gördüğünüzde her ne kadar kendimizinkinden tamamen uzak olsalar da onlara bir şekilde sempati duyuyorsunuz. İçinizi ısıtıyor, gençlik ateşiyle yanmanıza neden oluyor. Bir anda herşeye ve herkese isyan ediveresiniz geliyor.
Peralta, filmin çekimleri hakkında ne kadar zorlandığın bahsediyor bir röportajında. “Profesyonel atletlik yaptım, filmler yönettim, 150 çalışanı olan bir şirket yönettim. Ama hiçbiri beni bu senaryoyu yazmak kadar zorlamadı. Bir saniyeliğine ne yaptığımı biliyordum, sonra altımdaki zemin kaydı ve ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim olmadığını farkettim. Çünkü çözülmesi gereken binlerce problem vardı. Özellikle birçok oyuncunun bir arada olduğu çekimlerde, aralarında bir uyum olması gerekiyordu. Ve ben bir problemi çözdüğüm zaman karşıma altı tane daha sorun çıkıyordu. Belgesel, konuyu tekrar anlatmak gibiydi, ama filmde orada gerçekten neler döndüğünü anlatmak zorundaydım.” diyor hatta bu konu hakkında.
Zaman zaman filmin yönetmeni olan Catherine Hardwicke, David Fincher’dan profesyonel kaykaycılara nasıl rol yaptıracağı konusunda yardım dahi almış. Kendi başlarına altından kalkamayacakları kadar zor bir iş olduğunu özellikle belirtiyorlar. “Bir çocuğa kaymasını öğretebilirsiniz, ama kaykaycı bir çocuğa oyunculuğu öğretemezsiniz. Bu filmi berbat eder. Tek yapabileceğiniz şey sağlam aktörler bulup filmi iyi bir seviyede tutmaktır.” diyor Tony Alva bir röportajında. Bir de oyunculara skateboard öğretmek var tabii zorluklar arasında. Emile Hirsch, yaz tatilinin her gününü skateboard çalışmakla geçirdiğini söylüyor. Koçluklarını da Tony Alva bizzat yapmış. Hirsch, Tony Alva’nın koçluğu hakkında “Tam olarak bir koç gibi değildi. İlk önce ne yapmak gerektiğini söyler, ardından küfrederdi.” diyor. Bu şekilde Hirsch bir çok yara izine sahip olmuş. Durmadan kaykayın üzerinden düşüp sinirleniyor ve sonra yeniden kaykayın üzerine çıkıyormuş. John Robinson zaten bütün bunlara alışık biriymiş. Snowboard yaptığından dolayı kaykay öğrenmesi çok da zor olmamış. Ama o da en sonunda kendini sakatlayıp yürüyemeyecek bir hale gelmeyi başarmış. Victor Rasuk ise filmde yer alan hayatında hiç kaykaya ayağını basmamış tek oyuncu. Ama gayet başarılı bir şekilde bu işin altından kalkmış gibi görünüyor.
Oyuncuların, gerçek kişileri iyi tasvir edebilmeleri de önemli bir meseleydi. Tony Alva’nın kaba bir serseri olması gerekirken, Stacy Peralta’nın saf, iyi kalpli bir çocuk olması gerekiyordu. Hatta Stacy’nin Lord of The Rings’deki Elflere benzemesi gerekiyordu. 2014’te vefat eden Jay Adams’ın ise filmde yeterince iyi olmadığını düşünüyor Peralta. Çünkü Jay gerçek hayatta inanılmaz sinirli ve “Punkvari” bir kişiliğe sahipmiş.