Mars’ta Koloni Kurulmadan Önce İzlenmesi Gereken Filmler!

Merhaba Marslılar Biz DOSTUZ! Mars Attacks!

Bu filmin bende yeri çok farklıdır sevgili Kahramangiller. Bu filmi izlediğimde tamamen komedi filmi kafasıyla izlemiştim. O zaman ne Tim Burton’ın kara komedi anlayışını benimsemiştim ne de Burton filmografisine dair bilgim vardı. Kaldı ki Tim Burton’ın yapıtları arasında en uçuk ve zengin kadroyu barındırmaktadır bu film aslında. Bakınız üşenmeyip tek tek yazacağım size kadroyu; Jack Nicholson, Glenn Close, Annette Bening, Pierce Brosnan, Danny DeVito, Martin Short, Sarah Jessica Parker, Michael J. Fox, Rod Steiger, Jack Black, Natalie Portman, Pam Grier.

Mars-Attacks

Kadroya bakar mısınız? İçinde Beyaz Saray ve ABD hükümetine giydirmeler mi dersiniz, ender görülebilecek zeki kara komedi parodileri mi dersiniz, ne derseniz barındıran bir filmdir Mars Attacks! Sakın IMDB puanına inanmayın, Amerikalılar Dünya’yı kurtaramadıkları filmleri sevmiyorlar sonuçta. Neyse ucundan da konudan bahsedip bu filmimizi de noktalayalım; Dünyamızın etrafını kuşatan Marslılar herkesi şaşırttıktan sonra ne yapacakları belli olmayan bir şekilde konuşlanmışlardır. Bunu fırsat bilen bilim insanları, Dünya’nın misafirperverliğini göstermek ve barış mesajı vermek için çağrı yapar. Fakat kazın ayağının öyle olmadığını görürüz, filmin ilerleyen dakikalarında. Tim Burton’ın en iyilerindendir. “TÖM BÖRTÖN GÖTÖK BÖR YÖNÖTMÖN” kaskafalılığını da yıkan bir filmdir kendisi. Sırf Marslıların tipi  ve konuşmaları için bile izlenir.

Dünya’da Savaşçı, Mars’ta Prens! John Carter (2012)

En iyi son ikiye geldik! Şimdi Hollywood tarihinde hakkı yenen filmleri sayın desem, bana bir çok film sayabileceğinize eminim. John Carter, bana göre o listeye ilk on hatta beş içinde girebilecek bir filmdir. Kadrosunun ortalamanın üstüne çıktığı ve baş rolündeki Taylor Kitsch’in bize güzel bir aksiyon oyucusu olabileceğini göstermiş, Lynn Collins bizi kendine aşık, Mark Strong uyuz etmiştir. Toplamda yanlış hatırlamıyorsam (evet yanlış hatırlamamışım) 260 milyon dolar gibi devasa bir bütçe ile çekildi John Carter. O ara Marvel’ın birinci fazı ile gelen paraları harcayacak yer bulamadığı için her halde böyle devasa bir bütçeyle çekilmiş ve bence bütçeyi sonuna kadar da kullanmıştı. Görsel efekt olarak gayet başarılı bir iş çıkmıştı ama obez Amerikan seyircisi bir türlü sevemedi filmi ve 150.000.000 dolar gibi bir düşük gişeyle Disney’i mutlu edemedi. Ben ve benim gibi umut aşığı insancıklar ise IMDB’de yakın zamana kadar John Carter: The Gods Of Mars başlığına bakıp seviniyorlardı ama ne yazık ki ne IMDB’de ne de Taylor Kitsch’in sayfasında artık yok. Sanırım bir devam filmi gelmeyecek. Üzücü…

john-carter-banner1

Kusura bakmayın biraz fazla konuştum yukarıda ama çok hakkının yendiğini düşündüğüm bir filmdir bu. Her neyse, konuya gelecek olursak: Yüzbaşı John Carter ailesini kaybetmiş avare bir asker kaçağıdır. Orduya tekrar çağrıldığında davete icabet etmeyen kahramanımız zorla yakalanıp askere alınır. Fakat kaçmanın bir yolunu bulup firar ettiğinde bu sefer de kızılderililerle ters düşmüştür. Sığınmak için bir mağaraya kaçtığında Barsoom’a açılan bir kapı keşfeder. Gezegene gittiğinde Dünya’ya göre ayarlanmış olan anatomisi Barsoom’a göre fazla hafif kaldığı için burada adeta bir süpermen’e dönüşür. Barsoom’da ki kızıl insanların(!) kaderini değiştirmek John Carter’ın elindedir artık. Ve Barsoom tabii ki Mars’tır.

Kim, Kimdir? Total Recall (1990)

Ve işte en iyisi en sona sevgili Kahramanlar! Baştan uyarıyorum; Colin Farrell’ı çok sevmeme rağmen 2012 de ki rezaleti olmamış varsayıp öyle devam ediyorum yoluma.

Arnold Schwarzenegger çok değişik bir ağabeyimizdir. 80’lerin başında başlayıp 90ların ilk yıllarına kadar çok baba bilimkurgu filmlerde oynamış, geek tayfasında kendine yer edinmiştir. Total Recall da bu furyanın en ağır toplarından bir tanesidir. Hele senaryosu daha müthiştir. Şimdilerde kopyala yapıştır senaryoları görsel efektlerle tükettiğimiz bu yıllarda adamlar Mars’a yolculuğu hayal edip birde üstüne ters köşelerle dolu bir kurgu hazırlamış. Bilimkurgunun şahlandığı 80 sonu, 90 başında vizyona giren Total Recall, toplamda 65.000.000 dolarlık bir bütçeyle çekiliyor. Film, izleyicinin o kadar hoşuna gidiyor, o kadar seviliyor ki 119 milyon dolarla neredeyse iki katından fazla bir gişe ile sevindiriyor yapımcıları. Arnold’un Mars’ın yüzeyinde “Hagghhh, Haaaagghhh” diye çırpındığı sahne, Sharon Stone’un “stone” gibi vücuduyla Arnold gibi azman bir ağabeyimize sarılışı, üstüne yine Arnold ağabeyimizin sahte kimlikle Mars’a girmeye çalışırken sahte kimliğinin(!) bozulması ve bir Total Recall klasiği olan üç memeli kadın akıllarda kalıyor. Total Recall, sinemada bilimkurgu adına atılmış en güzel imzalardan birini temsil ediyor!

total_recall_0005

Konusuna gelecek olursak; Douglas Quaid kendi halinde bir fabrika işçisidir. Güzeller güzeli bir karısı, iyi bir evi, mutlu bir hayatı vardır bir nevi Amerikan Rüyasını yaşamaktadır. Bir gün bir e-mail alır ve maili okuduğunda kendisinin aslında hayatını yaşadığı adam olmadığını anlar. Karısı bir ajandır ve Douglas Quaid’ı asıl adı ile Hauser’ı gözetleyen bir gardiyandan farksızdır. Fütüristik Amerika sokaklarından Mars’ın kızıl kumlarına uzanan bir kovalamaca başlar, Hauser ve güzel karısı arasında. İzlemeyenlere dip not: Arnold’un Mars’ın yüzeyindeyken kask camının patladığı ve bir inşaata kovalayanlardan sığındığında takip cihazı olan kırmızı topu burnundan çıkardığı sahneleri özellikle tavsiye ediyorum.

Evet sevgili Kahramangiller, bu hafta da benden bu kadar. Umarım açıklayıcı ve beğenebileceğiniz bir yazı olmuştur. Şimdi tanıttığım filmlerden ne anlıyoruz peki? Su falan hikaye, Mars’tan bize gelebilecek adamakıllı bir şey yok. Bu yüzden siz efendi efendi Dünya’da oturmaya onu sömürmeye, petrol için kazmaya, lüks için ormanlarını kesmeye ve doğal kaynaklarını sömürmeye devam edin. Mars tehlikeli, hazır buradaki dominant ırk bizken efendi efendi oturalım bence (Kaç Mars! Bu onları bir iki yıl oyalar).

Yorumlar