Nerve- Bu Oyunda Seyirci Misin, Oyuncu Mu, Yoksa…
Uzun bir giriş faslı olduğunun farkındayım ama Jeanne Ryan’ın aynı isimli romanından uyarlanan ve ülkemize Oyun ismi ile vizyona sokulan Nerve tam olarak bu nokta ile alakadar olmayı seçmiş. Elbette tahmin edebileceğiniz üzere ortada bir oyun var. “Cesaret Mi Doğruluk Mu?” oyununu hepiniz bilirsiniz. Burada ise doğruluk değil sadece cesaret sınanıyor. Oyuna dahil olanlar Oyuncu mu Seyirci mi olacaklarını seçip olan bitene dahil oluyorlar. Seyirci olanlar favorilerine ekledikleri kişilerin daha üst görevler alıp daha kısa sürede sıralamada yükselmelerine aracılık yapmış oluyor ve görev için gerekli bir takım alet edevat gerekiyorsa Oyuncu’lara bunları iletmekle sorumlular, bir de çevrelerinde oyuncu olduklarını farkettikleri kişileri kameraya alıp onların birden çok gözden izlenmesini sağlayıp diğer Seyirci’lerin gözü oluyorlar. Oyuncu olmayı seçenlere ise anonim gelen bir mesaj onlara 15 dakika içinde tamamlamaları gereken bir görev veriyor. Bu bir köpek maması konservesini kafaya dikip tek seferde yemek de olabiliyor, kalabalığın tam ortasında donunuzu indirmek de. Ne kadar çok izleyiciniz varsa sonraki görev de o kadar kısa sürede size ulaştırılıyor ve ilk 3’e girme şansınız bu şekilde diğerlerine göre çok daha kolaylaşıyor. Öte yandan görev ne olursa olsun bir akıllı telefon ile görüntülenmesi ve sistemdeki görüntü akışına verilmesi gerekiyor. Başarılı olan her görev anonim bir şekilde hesabınıza yatırılan ve her seferinde miktarı katlanan bir para ödülü anlamına geliyor. (Eğer bir banka hesabınız yoksa, ödül sizin 1. derece bir yakınınızın hesabına yatırılıyor) Başarısız olanlar eleniyor ve kalanlar son 3 kişi kalana dek bu döngü sürüyor. Seçtiğiniz taraf her ne olursa olsun tek kural var: Gammazcılık yapana acımak yok.
Venus “Vee” Delmonico (Emma Roberts) lisede içine kapanık bir görüntü vermekte ve kararsızlığı sebebiyle gerek onun popüler bir okulda okuma fırsatını kaçıracağını düşünen diğer arkadaşlarının gerekse onun evine yakın bir okulda okumasını isteyen gayet korumacı birisi olan annesi (Juliette Lewis) ile iletişim sorunları yaşamakta ve bu iletişim sorunları Tommy (Miles Heizer) adlı bir arkadaşıyla arasındaki mesafenin sıradanlaşmasına da sebep olmakta. Venus’un samimi olduğu tek arkadaşı olan Sydney (Emily Meada) ise ona tam anlamıyla kontrast bir hayat sürmekte ve Nerve denen oyuna bağımlılığı ve bu oyunda popüler olmak için yaptıkları yüzünden okuldan uzaklaştırma alma riskini bile önemsemeyen birisi. Sydney, Vee’nin okul takımında oynayan popüler bir öğrenciye platonik aşık olduğunu bilmektedir fakat Vee’nin kendine güvensizliğinden kaynaklanan bir tartışma sonucu onun arkadaşına Vee’nin gözü önünde asılır ve Sydney’e asılan arkadaşı ona Vee’yle aralarında bir şey olmadığını söyler. O ana dek Sydney’in, kendine güvenini kazanması için Nerve oyununu oynaması için sürekli telkinlerine maruz kalmış olan Vee, bu olayla tümden darmadağın olur ve kendinden nefret edip değişmeye karar verir. Bunun ilk adımında ise Oyuncu olur.
Akşam üstü saatlerinde kendisine verilen ilk görev bir yabancıyı öpmektir fakat öptüğü yabancı olan Ian (Dave Franco)’ın da bir Oyuncu (?!) çıkması ile birkaç görevi birlikte yerine getirmek zorunda kalırlar. Saatler ilerlerken hızla artan Seyirci sayıları ile sıralamada hızla yükselip ilk 3’e girmeyi bile başarırlar. Bu sırada Vee için tatlı sert başlayan oyun giderek zorlayıcı ve sinir yıpratıcı bir hal almaya başlar. Bu sırada tahtının tehlikede olduğunu, görev ve rakibi Vee’nin cüretkar görevleri birbiri ardına başardığını kıskançlıkla gören Sydney, 3. sıradaki Ty tarafından ziyaret edilir ve oyunu birlikte oynama teklifi alır. Olan bitenden kuşkulanan annesi Vee’ye ulaşamayınca Tommy’i arar ve kısa aralıkla hesabına yatan paralardan haberdar olduğunu söyler. Tommy konuyu takibe almaya karar verir ve Ian’ın karanlık geçmişi hakkında bilgilere ulaşır. Gecenin ilerleyen saatlerinde Vee ile Ian arasında bir güven bunalımı yaşanır ve bu sadece Vee’i değil, tüm Oyuncu ve Seyirci’lerin akibetini belirleyecek bir noktaya ilerlemeye başlar.
Film hakkında ilk dikkatimizi çeken bir video-klip estetiği ile hazırlanmış olması. Karakterler bilgisayarında bir şeylere tıklarken onları omuzları üstünden değil ekranın tam içinden görüyorsunuz, sıralamada yükselen karakterlerin yolladığı sinyaller bulundukları noktadan gece gökyüzüne yükselen sütunlar gibi görünüyor ve arka plan çoğu yerde hedef kitleye uyumlu seçilmiş müziklerle dolduruluyor. Bunlar filmin video-klip estetiği hakkında birkaç örnek olarak verilebilir. Dahası filmin yönetmenleri Ariel Schulman ve Henry Joost, 2010 yapımı ve ödüllü belgeselleri Catfish (ki daha sonra MTV için aynı isimle bir reality show programı haline geldi) üzerinden sosyal medya ve genç nesli tanıdıklarını hakkı ile kanıtlamış isimler olduklarından son derece başarılı bir seçim olduklarını gösteriyorlar.