Popüler Kültür Mimarları – Sam Raimi
Her alt kültür takipçisinin kabul edeceği kült filmler ve diziler vardır bu camiada. Bunları bana sayın ama “oldies but goldies” olacak desem sıradan başlarsınız: Zeyna (Xena: Warrior Princess), Herkül (Hercules: The Legendary Journeys), kitleleri peşinden sürükleyen Evil Dead, ki hala dizisini yediriyorlar tutuyor. Peki ilk ciddiye alınmış CGI açısından başarılı süper kahraman filmi desem? Spider-Man diyeceksiniz değil mi? Bu hafta bu dizi ve filmlerin yaratıcısı, kimisinin arkasında bulunan adam Sam Raimi’yi inceleyeceğiz.
Kim ki Bu?
Bir çoğumuzun Sam Raimi ismini duyduğunda vereceği tepki “Kim?” olabilir ama yönetmenin kült filmlerini izleyenler Raimi’nin yönetmenlik yeteneğini onaylayacaklardır. Michigan’da beş çocuklu bir ailenin, en küçük ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Raimi’nin çocukluğu, Detroit’in varoş kesimlerinde geçti. Boş zamanlarını basketbol oynayarak ya da Spider-Man hikayeleri okuyarak geçiren yönetmen, en çok komedi filmlerini izlemeyi seviyordu.
Basketbol’da tutunamayacağını anlayan genç adamın sinemaya olan ilgisi daha çok babasından kaynaklanıyordu. Mobilyacılıkla uğraşan babası, Eastman Kodak kitabı doğrultusunda mobilya tanıtımları için dükkanda küçük filmler gösteriyordu. Babasının bu filmlerden etkilendiğini söyleyen Raimi, o günleri şöyle dile getiriyor: “Gerçeği, elinizde tutabileceğiniz gerçeği onu hayrete düşürmüştü. 8mm’lik bir kamerayla kurgulayarak, tekrarlatarak gerçek yaşamdaki her şeyi olduğundan çok farklı bir şekle sokabiliyordunuz.”
İlk amatör denemesini henüz on bir yaşında bir yeni yetmeyken yapan ünlü yönetmen, on üç yaşına geldiğinde ilk 8 mm profesyonel kamerasına kavuşmuştu. Hayal gücünün verdiği yetkiye dayanarak, ilginç komedi filmleri çeken Raimi, değişik açı ve kamera tekniklerini deneyerek deneysel çalışmalar yapmaya başladı. Ailesi oğullarının zamanının büyük bir kısmını kameraya ayırmasından rahatsız olduysa da, ona engel olmadılar. Arkadaşlarıyla birlikte kendi çapında film çeken Raimi, daha sonraları Vern Nobles’ın yanında eğitim görmeye başladı. Nobles’ın yapım asistanı olan hevesli yönetmen adayı, bu sayede ilk ciddi deneyimini profesyonel bir film stüdyosunda gerçekleştirme imkanı buldu.
Kendi başına yaptığı amatör filmlerle birlikte yönetmenlik, senaristlik ve oyunculuk deneyimi kazanan Raimi, Detroit içerisinde küçük ticari yapımlara da katıldı. Michigan Üniversitesi’ne başlayan yönetmen, burada gelecekteki iş ortağı Robert Tapert ile tanıştı. Ekonomi dalında eğitim gören Tapert, film yapımcısı olmayı düşlüyordu.
Okuldan mezun olduktan sonra birlikte çalışmaya karar veren ikili, “Evil Dead” filmini gerçekleştirdiler. Kolej yıllarında sürekli komedi filmleri çeken Raimi, bu yıllarda korku türüne merak salmıştı. Bu filmden önce de “It’s Murder” ve “Clockwork” gibi korku filmleri çeken yönetmen, daha sonraları filmlerinde çoğunlukla kara mizah öğeleri kullanmaya başladı
Kariyeri boyunca yönetmenliğin yanı sıra senaristlik ve yapımcılıkla da uğraşan yönetmen, birçok kez oyunculuk denemelerinde de bulundu. Aralarında “The Hudsucker Proxy” ve “The Flintstones” gibi yüksek bütçeli filmlerinde yer aldığı yaklaşık yirmi filmde ufak çaplı roller alan yönetmen, oyuncu olarak favorisinin okul yıllarında tanıştığı Bruce Campbell olduğunu söylüyor. Campbell’a birçok filminde rol veren Raimi, geçimini sağlamak için TV dizilerinde çeşitli görevler aldı.
Tarz olarak “Scream”in unutulmaz korku yönetmeni Wes Craven ile çok şey paylaştığını belirten yönetmen, zamanla kendine özgü bir üslup buldu ve genç yönetmenlere esin kaynağı olmaya başladı. Kendisinden esinlenen yönetmenlerin başında ise Cohen Kardeşler geliyor. Seri ve keskin kamera hareketleriyle gerilimi ekrana en iyi yansıtan birkaç yönetmenden biri olan Raimi, yazarlık yönüyle de ön plana çıktı.