The Secret Life of Walter Mitty – Hayal Gücü ve Gerçeğin Bileşkesi
Merhaba gizli yaşamlara meraklı olanlar… Bu hafta pek değerli kız arkadaşımın tavsiyesi (emri?) üzerine izlemiş olduğumuz Secret Life of Walter Mitty ile karşınızdayım. Oldukça ilginç bir hayat hikayesi barındıran filmimizin detayları şöyle:
İşimizde, İşimizi Yapmamızı Engelleyenler
Dünyanın, kendi konusunda önde gelen dergilerinden Life, işini fazlasıyla düzgün yapan bir çalışana, yani Walter Mitty’ye sahiptir. Walter sadece işini değil, aynı zamanda ecnebilerin “daydream” bizimkilerin (kötü bir çeviriyle) “ayakta uyuma” dediği olayı, istemsiz şekilde gerçekleştirmektedir. Hayal gücü bir hayli yüksek olan kahramanımızın başı, önemli bir fotoğraf karesini “kaybetmesiyle” belaya girer. Üstelik yeni patronu dünyanın en anlayışsız ve sevimsiz patronu olmaya adaydır. Ve şimdiden kafayı Mitty’ye takmıştır.
Mitty’nin serüveni işte tam bu noktada başlar. Kaybolan fotoğraf karesini ofisinde bulamayan kahramanımız bakacağı her yere baktıktan sonra pes etme noktasına gelir. İşte bu noktada bir anda fotoğrafın nerede olabileceğine dair bir ip ucu görür. Bir ipucu ve bir ip ucu daha derken kendini, hayallerinin ötesinde yerlerde bulur. Şunu söyleyebilirim ki, bir süre sonra, Mitty’nin normal hayatı, hayallerinin ötesinde egzotik olmaya başlıyor. Sanki hayalleri sade, normal hayatı fantastik bir hal alıyor. Özellikle bu geçiş yavaş yavaş, böyle tadından yenmeyecek şekilde yapılmış. Bazı noktalarda “Amanın ne yaptın Mitty!” diye düşünüp az sonra bu durumun bir hayal olduğunu öğrenince rahatlıyoruz. Ama rahatlamadığımız, şaşırdığımız yerler de fazlasıyla var.
2013 Yapımı olan filmimizin, neresinden tutsak, bizi mutlu eden bir yapısı var. Macera ve komediyi güzel bir şekilde harmanlayan, seyirciye sonraki kısmı merak ettiren, vahşi olmadan bize macera yaşatabilme kabiliyetine sahip. Çok defa karşılaşmışızdır; olayın içine biraz aksiyon girince hemen birilerinin ağzı burnu patlar, hafiften ortalığa kan saçılır. Ama bu filmde değil.
“Bu filmde oyuncu yok mu, arkadaş?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen sayalım: Öncelikle Walter rolünde Ben Stiller var. (Kendisi film boyunca pek bir ciddi, ciddi ciddi de güldürüyor yani) Ona eşlik eden “asıl kız” da Kristen Wig. Onun da role pek bir yakıştığını ekleyeyim. Hem tatlı hem biraz dalgın. Jon Daly, Kathryn Hanh da diğer öne çıkan oyunculardan. Hepsini teker teker değinmeyeceğim ama tüm oyuncu kadrosunun performansları memnuniyet verici.
Hayal Gücü ve Gerçeğin Bileşkesi
Walter’ın başına gelenler ve hayal gücü sayesinde filmin sağlam ve güzel görüntüler, manzaralar da barındırdığını yazımıza ekleyebiliriz. Bu da filmin, seyirciyi kendine bağladığı en güzel noktalardan biri. Gerçekten de insanın içi açılıyor. İster istemez bir düşünüyor insan “Acaba biz de mi gitsek?” diye. Sonra kediniz geliyor, bakıyor size. O bakışlarda tek bir soru var “Sen hayırdır, nereye?”
Özetleyecek olursak, Walter Mitty’nin hayat hikayesi görülmeye, deneyimlemeye değer bir yapım. IMDB’ye her zaman katılmasam da verdiği 7.3/10 puanlamasına bu sefer ben de katılmaktayım. Sizden büyük ya da küçük olsun, sevgiliniz ya da ev hayvanınız olsun, herkesle rahat rahat izleyebileceğimiz bir yapım olan filmimizin senaryosu da Steve Conrad tarafından yazılmış, yazı bitirmeden onu da eklemiş olayım.
Birkaç saatiniz varsa, şöyle komik, maceralı ve rahat rahat izleyebileceğiniz bir Ben Stiller komedisi canınız çekiyorsa hiç durmayın. Emin olun pişman olmayacaksınız. Şimdiden iyi seyirler. Haftaya yeni bir eser ile (bilemedim ne olur, tekliflere açığım, elinizi korkak alıştırmayın, anime, film, oyun, müzik ne bulursanız siz isteyin inceleyelim hakkında sohbet edelim.) karşınızda olmak dileğiyle.