Snowpiercer: Konserve Kutusunda Devrim
Tek gidişlik bir biletle bilinmeze doğru yol aldığınızı veya tüm hayatınızı bir kutuda geçirdiğinizi hayal edin. Ve kahramanları hayal edin. Korkusuzları, bilgeleri, delileri, ağlayan anneleri, çıldırmış babaları, keşleri, katilleri, seçkinleri ve sahte peygamberleri hayal edin… Edemediniz mi? (Hem de bu çağda…) İşte, güldürürken ağlatan, ağlatırken uçan tekme attıran filmlerin yönetmeni Joon-ho Bong, Snowpiercer isimli filmiyle sizi bu dertten kurtarmaya geliyor.
Memories of Murder, The Host, Mother gibi filmleriyle dünya sinemasına hırılıtılı bir soluk getiren Joon-ho Bong’un İngilizce dilindeki ilk filmi Snowpiercer, Jacques Lob, Benjamin Legrand and Jean-Marc Rochette tarafından yaratılan “Le Transperceneige” isimli Fransız grafik romanından sinemaya uyarlandı.
Filmin kadrosunda Chris “Kaptan Amerika” Evans, Joon-ho Bong’un has oyuncusu Kang-ho Song, “The Help” filmiyle Oscar ödülü alan Octavia Spencer, “Tenten’in Maceraları” filminde Tenten’i canlandıran Jamie Bell, Trainspotting filminden tanıdığımız Ewan Bremner, “her rolün oyuncusu” Tilda Swinton ve usta oyuncular John Hurt ile Ed Harris yer alıyor.
Küresel ısınma ile mücadele etmek için yapılan başarısız bir deneyin ardından dünya üzerindeki tüm yaşam yok olmuştur. Bu felaketten kurtulmayı başarabilmiş şanslı(!) azınlık, Snowpiercer isimli hiç durmayan bir trende hayatlarını sürdürmeye başlamıştır.
Hiyeraşik düzenin hemencecik kurulduğu bu minyatür dünyada, kapitalist sistemin gerektirdiği sosyolojik katmanlar kuyruktan lokomotife doğru yerleşmiştir. Kuyruk kısmındaki kitle, asgari düzeyde ihtiyaçları karşılanarak hayatlarını sürdürmeye çalışırken, ön kısımdaki insanlar ise (göreceli olarak) çoğu dünyevi lüksten mahrum kalmadan yaşamaktadır.
Trende geçen 17 yılın ardından, kuyruk kısmında yaşayan hırslı ve öfkeli Curtis, akıl hocası Gilliam’ın rehberliğinde ve tez canlı kanat adamı Edgar başta olmak üzere kuyruk ahalisinin desteğiyle bu gidişe dur demeye karar verir. Curtis’e göre kuyruk halkı olarak treni sondan başa vagon vagon ele geçirip lokomotife ulaşarak ve trenin sahibi Wilford’la yüzleşerek, bu eşitsizliği sona erdirmek mümkündür. Tabi bu hareketin başarıya ulaşabilmesi için öncelikle hapishane bölümünde tutulan ve vagonlardaki kapıların güvenlik sistemlerini tasarlayan madde bağımlısı Namgoong Minsoo’yu kurtarmaları gerekmektedir.
İnsan doğasındaki çıkmazların yanı sıra toplumsal yaşamın dinamiklerini de acımasız bir gerçekçilikle anlatan Joon-ho Bong, ilginizi ve empatinizi hakeden karakterlerle dolu, katmanlı ve zorlayıcı bir dünya yaratmış. Yapım tasarımı öyle detaylı ve sersemletici ki, neredeyse tamamı trenin içinde geçen bu film size hiç klostrofobik gelmeyecek.
Özetle Snowpiercer, görselliği, aksiyon sahneleri, nüktedanlığı, mizahı ve fütursuz şiddeti ile dimağınızda yer edecek bir film olarak karşınıza çıkıyor. İzleyin, izletin. Sonra tekrar izleyin.
Filmden Anekdotlar
- Jaime Bell tarafından canlandırılan Edgar karakteri ismini, Cornetto üçlemesiyle kült bir izleyici kitlesine sahip Edgar Wright’tan almış.
- Snowpiercer, daha önce “1984” ve “V for Vendetta” filmlerinde oynayan John Hurt’ün üçüncü distopik filmi.
- Setteki tren, 500 metreden daha uzunmuş.
- Curtis karakteri için oyuncu seçimi yapıldığını öğrenen Chris Evans, rolü alabilmek için Bong’la şahsen görüşmüş.
- Wilford karakteri için aradığı mükemmel oyuncuyu bir türlü bulamayan Bong, arkadaşı ve filmin yapımcılarından biri olan Chan-wook Park’ın önerisiyle Ed Harris’te karar kılmış.
- Tilda Swinton, Namgoung Minsoo karakterini canlandıran Kang-ho Song ile karşılıklı bir sahnede oynamak istemiş ama olmamış.
- Grafik romanın yaratıcılarından Jean-Marc Rochette filmin görselliğinden çok etkilenmiş.