Star Trek: First Contact
Star Trek senaryoları arasında şüphesiz en keyifli olanlar, zaman yolculuğunu konu edenlerdir. Beş farklı Star Trek serisine yayılmış onlarca zaman yolculuğu temalı bölüm yanında izleyebileceğiniz iki uzun metrajlı film de mevcut. Serinin sekizinci filmi olan 1996 yapımı Star Trek: First Contact bunlardan biri.
Film, bir önceki filmde The Original Series kadrosundan uzun metrajlı film bayrağını devralan Kaptan Picard önderliğindeki The Next Generation kadrosunun bir macerasını anlatıyor. Dolayısıyla The Original Series kadrosunun esamesinin bile okunmadığı ilk Star Trek filmi.
First Contact, çekildiği dönem sebebiyle günümüz izleyicisine küçük bir dezavantajla ulaşıyor. Şöyle ki; Star Trek: The Next Generation yayınlandığı dönemlerde yeri göğü inletmiş bir dizi olduğu için, filmde serinin “Best of Both Worlds” adlı iki bölüme yayılmış hikayesini (s03e26 – s04e01) izleyicinin zaten biliyor olduğu varsayılmış. Elbette hikayedeki baş belası Borgların neyin nesi olduğu ve Kaptan Picard’ın Borg’lara karşı neden kişisel nefreti olduğu bir dereceye kadar açıklanıyor, ancak yine de ben burada çok kısa bir özet geçeceğim. Öncelikle “Borg nedir?” sorusuna şu küçük yazımızla cevap vereyim:
Star Trek Irkları #7 - BorgKaptan Picard, yukarıda bahsettiğim “Best of Both Worlds” adlı bölümde Borg tarafından kaçırılmış ve asimile edilerek kendisine Locutus adı verilmiştir. Borg, Picard’ın sahip olduğu taktik bilgiler sayesinde sadece tek bir Borg küpüyle Wolf 359 sisteminde 39 gemiden oluşan Federasyon filosunu yok etmiş ve 11 bin civarı kişinin ölümüne yol açmıştır.
Bu hikaye sonrasında Kaptan Picard’ın yaşadığı travma bir kaç bölümde yüzeysel olarak ekle alınmış olsa da, şimdiye kadar en derinlemesine Star Trek: First Contact’ta işlenmiştir.
Borg bu sefer yine tek bir küple (Borg gemileri küp şeklindedir) Dünya’ya doğru yol almaktadır. Ancak teyakkuza geçen Federasyon, Kaptan Picard ve ekibinin çarpışmada yer almasını istememektedir. Zira vaktiyle Borg tarafından asimile edilmiş bir kaptana güvenilmemektedir. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi, Picard emirlere karşı gelir ve son anda dahil olarak savaşın kaderini değiştirir. Ancak görünüşe göre Borg’un asıl planı bodoslama Dünya’ya saldırmak değildir…
İnfilak eden Borg küpünün içinden çıkan küre şeklindeki Borg gemisi, bir geçit açarak zamanda yolculuk yapar. Borgların geçmişte bir şeyler değiştirerek tüm insanlığı asimile etmeye çalıştığını anlayan Enterprise mürettebatı, açılan geçide dalarak Borg gemisini takip eder ve yok eder. Görünüşe göre Borglar ilk warp uçuşunun yapıldığı 3. Dünya Savaşı sonrası döneme giderek, uçuşun gerçekleştirileceği eski füze üssünü yok etmeye çalışmış ve kısmen başarılı olmuştur. Bu uçuşun tarihteki önemi; İnsanlarla Vulcanlıların ilk teması gerçekleştirmelerine vesile olmasıdır. Eğer uçuş gerçekleşmezse temas hiç yaşanmayacak, muhtemelen gelecekte Federasyon hiç kurulamayacaktır.
Bir yandan uçuşun tarihteki gibi gerçekleştirilebilmesi için uçuşu gerçekleştirecek olan Doktor Zefram Cochrane’in hiç bekledikleri gibi biri çıkmamasıyla uğraşan ekip, diğer yandan gemileri infilak edilirken gizlice Enterprise’a ışınlanarak gemiyi asimile etmeye başlayan Borgların oluşturduğu tehditle yüzleşmek zorunda kalır.
Kaptan Picard’ın Herman Melville’in ölümsüz eseri Moby Dick romanındaki Kaptan Ahab misali Borg’u alt etme hırsı, diğer taraftan Borg tarafından ele geçirilen Data’nın onu hep istediği gibi tam bir insana çevirmeyi teklif eden Borg kraliçesinin karşısında düştüğü ikilem, filmin en heyecanlı sahnelerinin oluşmasını sağlıyor.