Her şey bir yana da, ben bu siyahi oyuncu tantanasını anlamış değilim. Yahu Star Wars filmlerinde bugüne kadar James Earl Jones olsun, Billy Dee Williams olsun, Sam L. Jackson olsun, bir sürü siyahi oyuncu son derece önemli rollerde oynamadılar mı? Nedir bugün Boyega’yı farklı kılan durum, Obama’nın başkan olması dışında? Sırası gelmişken, Lando nerede yahu? Niye kimse adını bile anmaz oldu?

Oyunculara döneyim. Oscar Isaac diğer gençlere göre çok daha kariyerli, benim sempati beslediğim bir oyuncu. Oynadığı filmlerin hemen hemen tümü son derece durağan, hatta biraz sıkıcı olsa da, Star Wars gibi aksiyon dolu bir filmde hayal edebiliyordum. Gayet de oturmuş gerçi ama ekran süresi o kadar azdı ki, acaba onu da hispanik kadrosundan mı filme dahil ettiler diye düşünmedim değil. Zaten yukarıda bahsettiğim gibi Poe paçayı zor yırttı, umarım sonraki filmlerde süresi artar da bir Wedge Antilles gibi ikinci sınıf bir fan favorite olarak kalmaz.

Uzay Nazileri

Filmimizin taze kötülerini canlandıran Adam Driver ve Domhnall Gleeson ise daha önce izlediğim oyuncular ama bence önceki performanslarından uzaklar. Belki karakterlerinden dolayı böyle hissediyorum ama nerede Bölüm 4’ün en kariyerli oyuncusu Peter Cushing’in canlandırdığı Tarkin’in karizması, nerede Hux’ın mızmız tavırları. Hitler’den bozma konuşması ise eminim yahudi dostlarımızın tüylerini diken diken etmiştir ancak bana daha ziyade gülünç geldi – zira dinleyici halk değil Stormtrooper’lardı.

Carrie Fisher sanırım bir oyuncu olarak kötü yaşlananlardan, onun için az görünmesi kabul edilebilir. Ben Harrison Ford’un da Indiana Jones 4 performansını beğenmemiştim ama bu filmde daha iyi. Eski Han Solo kesinlikle değil, ama görmüş geçirmiş ve biraz acılı bir baba beklediğimiz düşünülürse dört dörtlük diyebilirim. Gerçi aldığı 25 milyon dolar + prim olarak telaffuz edilen muazzam ücreti hak etmediğini söyleyen de çok ama artık pek de önemi yok. Mark Hammill’in sahnesinin ise çok dalgasını geçtik, sanki büyük bir iştahla sete gelmiş de rolünü öğrenince 30 yılın acısını 5 saniyede çıkartmaya çalışmış gibiydi. Olsun, Mark benim gözümde Wing Commander 3’deki Blair ile, Joker’le gayet değerli bir oyuncu.

Son bir not: Kimileri Snoke’un tuhaf tipine takmış durumda. Benim bu zombi-uzaylı modeline verebildiğim tek anlam, Palpatine’in hocası Darth Plagueis’i Google’layınca ortaya çıktı. Bu benzerliğin tesadüfi olabileceğini düşünmüyorum, ikilinin bazı illüstrasyonlarının bile ortak olduğu düşünülürse. Yanılıyorsam, ben de Snoke’a çamur atanlar kervanına katılır, sıyrılırım. Ama eğer yanılmıyorsam bu seçim, yeni üçlemeyi serinin ilk 6 bölümüyle çok daha derin bir şekilde bağlamakla kalmaz, karşımızda gerçekten güçlü bir kötü olduğunu da gösterir (Not: Bu yazıyı yazmadan önce tek bir yerde gördüğüm bu teori bugün internetin her yerinde. Sanırım bu fikir benim gibi pek çok fanın hoşuna gitmiş).

En nihayetinde yeni bir Star Wars izlemek, hele de bu görsellikle, gerçekten keyifliydi. Star Wars evrenine hakim olmayan yeni izleyiciler için de keyifli olacağına emin olduğum bu film, tek başına çok anlamlı ve akılda kalıcı olmasa da eğer devamı doğru getirilirse iyi bir yeniden başlangıç olabilir. Bu noktada umduğum iki şeyden ilki, Bölüm 8’in de Bölüm 5’in kopyası olmaması. Neyse ki Bölüm 8 nispeten daha deneyimsiz ama yenilikçi bir yönetmen/senarist olan Rian Johnson’a emanet; umarım iyi bir iş çıkaracaktır. İkinci umudum ise Bölüm 7’nin Blue Ray’de kesilmiş sahnelerin eklenmesiyle genişletilmiş versiyonunun yayınlanması ve böylece tek başına anlamlı bir film olarak arşivimizde yer alması.

Star Wars VII: The Force Awakens ile ilgili diğer yazılarımız için: