Star Wars: The Last Jedi – Bir Fanın İntikamı

Star Wars serisinin en sığ ve tutarsız filmi The Force Awakens‘dan sonra Skywalker destanının devamını getirecek The Last Jedi’ı beklerken, heyecanımın yerini endişe almıştı. İnternette şişirilmesine kulak asmayın, kariyerinde tek mermili silah Looper dışında ciddi bir film olmayan Rian Johnson’ın, ne yaratıcılık bağlamında bağımsızlığı olacağına, ne de bu kadar yüksek bütçeli bir filmi kıvıracağına dair elimizde hiç bir veri yoktu. Yurdumuz fanlarında zaten genel gidişattan ciddi bir memnuniyetsizlik gözlemlesem de, Amerika’da hala Disney’e tam destek mantığıyla yürüyebilen önemli bir fan kitlesi var.

İşte bu karmaşık hissiyatlarla, aylar önceden aldığımız biletlerimizle, en sevdiğimiz Star Wars tişörtlerimizi giyip kapıya dayandık. Ben de hazır sıcakken düşüncelerimi sizlerle paylaşmak ve henüz izlememiş olanlarınıza hafta sonu için etkinlik tavsiyesi sunmak istedim. Bu yazıyı önemli bir spoiler vermeden yazacağım, film içindeki olayları daha sonraki bir yazıda spoiler’lı olarak tartışacağım. Hemen belirteyim, filmin en güçlü olayı plot twistleri olduğu için siz siz olun, filme girmeden önce spoiler yemeyin.

The Last Jedi: Dev Bir Gişe Riski

Görünen gerçek şu ki, Johnson sanatsal yaratıcılık bağlamında Disney’den, Lucasfilm CEO’su Kathleen Kennedy’den ve en önemlisi filmin yönetici yapımcısı J.J. Abrams denen maymundan (olabildiğince) bağımsız kalmış. Johnson’ı bariz biçimde dizginleyen tek etmen filmin gişe beklentisi. Hele de Star Wars Skywaler sagasını 9. filmle sonlandırma kararı alınmış ve yeni saganın yaratıcılığı Johnson’ın ellerine teslim edilmişken, gişede (ve eleştirel olarak) yaşanacak bir başarısızlık, kısaca Johnson’ın kovulmasıyla son bulacaktır.

Bir Star Wars filmi çekip gişede çuvallamak zor diye düşünmeyin, bugüne kadar böyle bir şey yaşanmadıysa sebebi, ya filmlerin belirli bir kaliteyi tutturması ya da inanılmaz bir pazarlama yapılmasıydı. İnternette The Force Awakens’dan nefret etmiş büyük bir fan kitlesi var ve her ne kadar bunların çoğu The Last Jedi’ı izlemeyi düşünse de, hoşlarına gitmeyen bir kaç eleştiri okumak bu fikirlerini değiştirebilir.

Ach-to Rahibeleri

Zor da bir film The Last Jedi. Kendinizi Johnson’ın yerine koyun. Öyle bir noktadasınız ki… Bir önceki film sagayı devam ettirip size sonsuz seçenek bırakmak yerine geri vitese takmış ve A New Hope’un sonundaki noktada pat diye çakılmış. Koca bir fan kitlesi sizin de The Empire Strikes Back’in kopyasını çekeceğinizi düşünüyor ve biliyorsunuz ki kaçınmanız gereken yegane şey bu.

2017: İnternetin Yarısının Snoke Teorisi Olduğu Yıl

Üstüne üstlük elinizdeki kurgu ve karakterler (First Order, Resistance, Jedi’lık, Snoke, Kylo Ren, Rey ve daha nicesi) altı bomboş bir şekilde kucağınıza bırakılmış. Fanlar soruyor: “Snoke kim?”, “Rey’in ebeveynleri kim?”, “Rey neden bu kadar güçlü?”, “Luke neden kaçtı ve akademisine ne oldu?”, “First Order niye mızmız bebelere emanet?”, “Resistance niye bu kadar güçsüz?” gibi deli sorular. Kimi iyimser vatandaşlar bunlara “cliffhanger” diyor, ama Abrams’ı tanıyorsak rahatça söyleyebiliriz ki bunlar ardı arkası düşünülmemiş açık noktalar. Zaten The Force Awakens’ın kendi içerisinde bile tutarlı bir film olamaması da bu düşünceyi destekliyor.

Yani her anlamda bir enkaz devraldınız. Bu durumda basit düşünürsek iki seçeneğiniz var. Ya diyeceksiniz ki, “yahu bu film 2 milyar dolar gişe yaptı” ve sanki yanlış olan hiç bir şey yokmuşçasına aynı saçmalığa devam edeceksiniz. Ya da koca filmi bütün bu açık noktalara yanıt aramaya harcayacaksınız ve insanlar The Force Awakens’ın, aslında her şeyin önceden planlanmış olduğu, iyi bir film olduğunu düşünecekler ama siz yeni bir hikaye anlatma şansınızı kaçıracaksınız.

Peki Ne Oldu?

Johnson ikisini de seçmemiş. The Force Awakens’ın herşeyinden tiksindiği öyle belli ki, filmi ve tüm getirdiklerinin üzerine bir güzel sifonu çekmiş. Yukarıda saydığım her soru ve daha fazlasıyla Johnson, karakterlerin ağzından umarsızca dalga geçmiş. Sosyal medyada fanların ağzında dolaşan pek çok sözü filmde duyabiliyorsunuz. Hatta bazı noktalarda Johnson dördüncü duvarı bayağı bir zorluyor ve fanlara direkt cevap veriyor. Genelde de eleştirileri onaylar tonda. Ancak bu cevap niteliğindeki sahne ve diyalogların oldukça anti-atmosferik olduğunu da belirtmek lazım.

TFA’ın pisliğini iyice temizledikten sonra da bizi Return of the Jedi’ın bıraktığı noktaya yakın bir noktada indirmiş, bundan sonra üzerine yeni bir hikaye inşa edilebilir beyaz bir sayfa var. Ve bu sayfaya ilk yazıları yazacak olanın da J. J. Abrams olması büyük bir ironiden başka bir şey değil. Umutsuzca en yakın zamanda kovulmasını bekliyorum dersem bana kızmayın.

Rian Johnson

The Last Jedi, pek çok kusuru da beraberinde taşıyan bir film. Bu kusurların bir kısmı konjonktür itibariyle kaçınılmaz olsa da, bir kısmı projeyi ya da hikayeyi iyi yönetememekle alakalı. Örnek vermek gerekirse, The Last Jedi iyi bir soft sci-fi değil. Elbette bu devirde bir Star Wars filminden bilimsel tutarlılık bekleyen kalmamıştır ama Lucas filmleri en azından kendi içerisinde belirli düzeyde bir tutarlılık barındırıyordu. Bu filmde ise bir “ben yaptım oldu” -culuk hakim ki, böylesini sadece saganın bir önceki filminde görmüştük. Olaylar bir şekilde gelişiyor ama düşündüğünüz zaman çok katı mantık hataları buluyorsunuz. Bilimsel gerçekçilikten de bahsetmiyorum. Bir sonraki yazımda bunları da tartışmaya çalışacağım.

Twist and Shout

Ayrıca yukarıda değindiğim, bir önceki filmin diktiği gecekonduyu dozerle yıkma durumu ister istemez filmin sürpriz sahnelerle dolu olmasına sebep olmuş. Johnson bunları neredeyse bir tema gibi kullanmış ama bir noktadan sonra bazı sahnelerin sırf izleyiciyi ters köşe yapmak için kurgulandığını hissetmeye başladım. The Last Jedi, hazmı zor bir film. Bu normalde kötü bir şey değil ama bu hazımsızlık durumu filmin derinliğinden kaynaklanmıyor.

Uzay savaşları filmin çok önemli bir bölümünü kapsıyor.

Negatif anlamda bir de şunu belirtmeden geçmeyeyim; The Last Jedi tüm radikal hamlelerine rağmen Skywalker sagayı doyurucu bir noktaya getiremiyor. Saganın Disney ayağının geldiği noktaya bakarsak hala rezalet. Üzerine üstlük fanların pek çok umudunun da üzerini umarsızca çiziyor. Ancak kendi içerisinde değerlendirebilirseniz eğlendirici bir film. Hem de yukarıda değindiğim gibi, eğer becerilebilirse bundan sonra yeni ve iyi bir öyküye başlanabilir. Gerçi Disney şimdilik 9. filmin ötesinde Skywalker sagayı devam ettirmeye niyetli görünmüyor ama ilerleyen yıllar ne getirir bilinmez. Hasbelkader Rey ve Kylo Ren fanların gerçekten umursadığı karakterlere dönüşebilirse 10 yıl sonra seriye yeniden dönülmesi kaçınılmaz olacaktır.

Yorumlar