Suicide Squad – Olması Gerektiği Gibi

Çizgi roman uyarlamalarının sayısı arttıkça, özellikle de filmlerin ilk çıktığı dönemlerdeki kavga dövüşler bitecek gibi durmuyor. Önceden bizzat kaleme aldığım Uyarlama Filmler Nedir, Ne Değildir? ve Çizgi Roman Uyarlamalarında Artık Görmek İstemediklerimiz isimli iki yazıyı girizgah olarak buraya bırakıyorum. Burada defalarca anlattığımız şeyleri tekrarlamaya lüzum olduğunu sanmıyorum.

Bununla birlikte, çizgi roman uyarlamalarında, daha doğrusu “ana akım süper kahraman bazlı çizgi roman uyarlamalarında” filmlerden beklentiler üzerinde tekrar düşünmenin de  yeri ve zamanı geldiğini söylemeliyim. Son yıllarda yapılan herhangi bir Marvel ya da DC filmini izledikten sonra “Vay abicim! Film dediğin böyle olur!” ya da “Hayatım değişti!” diyen olmuş mudur? Yani gerçekten, bu filmleri keyifle izliyorum, ama kaliteleri konusunda tekrar düşünmek gerekir. Gerçekten bu yakın dönem uyarlamalarında bir Fight Club, Shawshank Redemption, Forrest Gump ya da Godfather olabileceklerini düşünen varsa ciddi anlamda yanıldıklarını düşünüyorum.

Dark Knight Üçlemesi Üzerinden Kısa Bir Çözümleme

İstisnai olarak Christopher Nolan’ın The Dark Knight üçlemesi verilebilir ki, bunu diyenler de şüphesiz haklı çıkacaklardır. Fakat Nolan’ın üçlemesi hakkında unutulmaması gereken çok önemli noktalar vardır:

  • Nolan üçlemesi, shared universe (paylaşılan evren) mantığına uygun değildir. İçine konulan herhangi bir karakter, özellikle de meta-insanlar aşırı derecede sırıtacaktır. Belirgin bir şekilde protagonist ve antagonist karakterlere odaklanmıştır, kıyıdan köşeden başka karakterlerin giriş çıkışı ayarları bozar.
  • Meta-insan güçleri olmayan karakter, yani Batman üzerine kurulmuştur. Bu da hikayeyi daha gerçekçi kılmaya yaramıştır. Hatta daha açık konuşursak, hikaye Batman değil Bruce Wayne üzerine kuruludur.
Önce o elini cebinden çıkar sonra konuşalım.

Önce o elini cebinden çıkar sonra konuşalım.

  • Son ve en önemlisi olarak Nolan, özellikle de son filmde, karakterin çizgi romandaki aslına sadık kalmamıştır. Kendi kafasındaki Batman imgesini takip etmiş, çizgi romandaki bazı noktaları atlamıştır. Sonuçta iyi bir iş ortaya koysa da karakterden uzaklaşmıştır.
  • Tüm bunların ışığında, üçleme kendi başına bir hikayedir. Diğer hikayelerle birleşme konusunda hiç bir esneklik bulundurmaz, ayrı bir köşede tek başına takılır. Bu yüzden daha güncel filmler için takip edilebilecek bir örnek değildir.

Gelelim Yeni Filmlere

Fark edebileceğiniz üzere DC’nin yakın dönem filmlerinin hikayelerinde, önemli bir mihenk taşı vardır. Tüm kurulum, bunun üzerine yapılmıştır. Haydi gelin şu kırılma noktasını kısaca bir inceleyelim:

Superman var! Superman gibi güçleri olan insanlar var! Bunlar bilerek ya da bilmeyerek aklın alabileceğinden çok daha fazla hasara neden oluyorlar! Bunlar savaştıklarında ya da bir şeyler karıştırdıklarında normal insanlar çok ciddi hasar görürler! Bunlar tehlikelidir! Evet, DC’nin kırılma noktası, mihenk taşı, geçtiği eşik, artık ne isim verirseniz hikayelerin baz aldığı nokta budur. Batman V Superman bunun üzerine kuruluydu, Suicide Squad’da aynı yoldan ilerliyor. Justice League’in de devam ettireceğini zaten biliyoruz.

İşte kırılma noktası. Baya baya bir kırılma, koca şehri parçaladınız yahu!

İşte kırılma noktası. Baya baya bir kırılma, koca şehri parçaladınız yahu!

Velhasıl, kurulum meta-insanların var olduğu gerçeğine sırtını yasladığı için, meta-insan içeren hikayelerin Nolan’ın Dark Knight serilerini tekrarlama şansı olmadığı için, özellikle de birden çok karakteri anlatan filmlerde hepsinin detayına inecek vaktin azaldığını da göz önüne alırsak, yakın dönem uyarlamalarından ne beklediğimiz konusunda biraz daha açık fikirli olmak gerekir. Şahsen ben DC filmlerinde, karakterlerin çok büyük oranda iyi işlendiğini ve çizgi romandaki asıllarına sadık kalındığını, hatta zaman zaman üzerine çıkıldığını düşünüyorum. Çizgi roman kültürüm de olduğu için bu gidişatı fena bulmuyorum. Zira zaten tanıdığım ve sevdiğim karakterleri, farklı bir platformda kanlı canlı olarak görüyor olmak bile oldukça iyi bir motivasyon sağlıyor.

Ta ki karakterleri alıp başka bir şeye dönüştürürler ise (Örneğin Doomsday, Fantastic Four gibi) çok fazla mutsuz oluyorum. Şöyle diyeyim; karakterleri çok iyi işledikleri ve birbirlerinden farklılaştırdıkları için Ninja Turtles filmlerini çok beğendim! Zira o filmden bir Inception beklemediğim aşikardı. Buradan yazarın konu hakkındaki bakış açısını anlamış olabilirsiniz.

Yorumlar