Suicide Squad – Olması Gerektiği Gibi
Harley Quinn
Filmin çekimleri esnasında filmin bütün yükünün Harley’in sırtında olacağı yönünde duyumlar vardı. Filmden çıkanların bir kısmı halen böyle düşünüyor olabilir, ancak ben buna kesinlikle katılmıyorum. Harley’in filmin hikayesinde yarattığı çekim noktası kendisinden değil, Joker ile olan bağından geliyor ki bu atlanmaması gereken bir mesele. Tek karakter olarak bakarsak sadece Deadshot değil, Rick Flag bile baş role daha yakınlar. Joker’in varlığı doğal olarak hikayeyi biraz eğip büküyor ve o yüzden Harley çok önemli görülse de Joker’i çıkarırsanız hikaye için gerekli olmadığını görürsünüz.
Kahramangiller yazarlarıyla kendi aramızda tartışırken Joker-Harley ilişkisinin fazla romantize edildiği yönünde bazı sohbetler oldu. Film harici diğer mecralarda ikilinin romantik dozunun zaman zaman arttığını gördüğümüz için bu çok da garip değil. Ancak atlanmaması gereken önemli bir nokta var ki o da bizim, bu romantik ilişkiyi Harley tarafından görüyor olmamız. Joker’in ısrarla Harley’nin peşinden geliyor oluş motivasyonu, Suicide Squad izleyicisi için belirsiz ve tahminlere dayanıyor. Bunu sadece “aşk” ya da “şehvet” olarak nitelendirmek bana göre eksik olacaktır. Joker’in Harley’e karşı sıklıkla istismar edici davrandığını diğer mecralardan (başta çizgi roman) biliyoruz, bu yüzden Harley’i kendi malı olarak görüp başkalarına bırakmak istemiyor olması, romantik duygulardan çok daha akla yatkın. O yüzden filmi izlerken bu noktayı atlamamanızı öneririm.
Margot Robbie’nin performansına gelirsek, başarılı demek yerinde olacaktır.
Joker
Esasında sona bırakacaktım, ama bu kadar bahsetmişken araya sıkıştırmak gerekir. Joker ister istemez hikayeye dahil oluyor ancak Harley’i hikayeden çıkarırsanız Joker’in varlığı da gereksiz oluyor. Bana göre filmi zenginleştirmek ve daha cazip kılmak için eklenmiş. Peki, iyi oynandığında efsane olan böyle bir karakter Suicide Squad’da nasıl olmuş?
Joker, zaman içinde pek çok değişiklik gösteren, çok yakın dönemdeki iki farklı çizgi romanda bile farklı motivasyonlara ya da görüntüye sahip bir karakter. Bu yüzden Joker için tek bir gerçek olduğunu söyleyemeyiz. Türkçeye de çevrilen “Joker” isimli tek sayılık çizgi romanda, Joker çok iyi bir şekilde tanıtılıyordu. O hikayenin anlatıcısı Johnny Frost, Joker’i gördüğünde herkeste istemsizce olan o büzülmeden bahsediyordu.
Aynı mevzu çok daha ağır bir şekilde Batman’de de vardır. Joker’in de ciddi bir çekim ve korku merkezi oluşturduğunu biliyoruz. Şahsen Joker’in odaya ya da sahneye girdiği yerlerde ben bu çekim merkezini hissettim. Bunun sadece oyunculuktan değil, yönetmenden de kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Karaktere ayrılan süre kısıtlı olduğu için oyunculuğu ile ilgili çok bir şey söyleyemem ancak genel anlamda beğendiğimi söyleyebilirim.
Amanda Waller
Olmuş. Bu kadarı yeterlidir sanırım. Marvel’daki karşılığı Nick Fury olan bu DC karakteri çok daha sert ve acımasızdır ki bunu filmde çok net bir şekilde belirtmişler.
Rick Flag
Suicide Squad çizgi romanları dışında bilinmeyen, farklı dönemlerde aynı isimle karşımıza çıkan karakterleri birbirleriyle harmanlamışlar. Hikayede önemli bir rolü var, ancak elimizde öncesine ait çok veri olmadığı için bir şey söylemek mümkün değil. Yine de sırıtmadığını, fakat daha az klişe olsa daha iyi olabileceğini söyleyebilirim.
Captain Boomerang
Eğri oturup doğru konuşalım. Ne hikayeye, ne aksiyona pek fazla katkısı yok. Avustralya aksanı, sıra dışı karakteri ve üzerinden yer yer ilerleyen mizah çabaları haricinde, filme aroma katmak dışında bir işe yaramıyor. Buna rağmen orada bulunuyor olmasından memnunum, hatta daha çok görüyor olmak isterdim. Filmdeki çoğu karakterin aksine Batman’in değil Flash’ın düşmanı olduğunu da hatırlatalım.
Killer Croc
Zaten çizgi romanda da bir Deadshot ya da Harley Quinn kadar çok derinliği yoktur, genelde başkaları tarafından kas gücü olarak kullanılır ya da şaşırtmaca olmak üzere uzaktan manipüle edilir. Burada da benzer fonksiyonda işlev görüyor. Boomerang gibi aroma katanlar arasında…