The Shape of Water: Lovecraft Islah Olur mu?
The Shape of Water izlemek gerçekten çok zengin bir deneyim. Ödülü sırf SJW goygoyundan verdiler sanıyordum, lakin öyle değilmiş. Sinemada geçirdiğim iki saat içinde Guillermo Del Toro üstüme kürek kürek anlam katmanı attı. Değinilecek çok katman var. Ama ben her zamanki gibi en pis katmana gideceğim.
Referans maksadıyla şunu da belirteyim; daha güzel edepli bir katmanda Elisa’nın hikayesi ile Denizkızı Ariel‘in hikayesinin birbirinin tersi olduğunu tartışıyorlar. Şahsen oraları tartışanları okumadım, bu aralar gavur makalelerini okuyacak kadar bile zamanım yok. En pis katmanda ise her zamanki gibi seks ve Lovecraft var. DİKKAT! Resmin altı hep spoiler!
Lovecraft’ın Mirası
Artık herkese malumdur Lovecraft özellikle gençliğinde ziyadesiyle ırkçı, cinsiyetçi, dinci ve atarlıydı. Yazdığı korku hikayeleri de ekseriyetle bu gergin halinin bir yansımasıdır. Bilinen hikayelerinden The Shadow Over Innsmouth, bu güzide özellikleri arasından özellikle ırkçılığı iyi yansıtır.
Konu Hakkında Zengin Arşiv İçin Tıklayın.Özetle, Innsmouth isimli sahil kasabasının eşrafı, bir kısım maddi kazançlar karşılığında Deep One ırkı ile üremeyi kabul etmiştir. Deep One melezleri insan şeklinde doğup zamanla başkalaşarak Deep One olurlar ve nihayetinde deniz altındaki Deep One şehrine katılırlar. Bu başkalaşma sürecinde melezlerin burunları düzleşir, gözleri pörtlemeye başlar ve kafaları geriye doğru genişler.
Çok derin kazmaya gerek yok. Balık adamları tasvir ederken Batı Afrikalı insan tipini tarif etmesi tesadüf değil. Lovecraft’ın fantastik anlatı ile soyutladığı şey beyaz ırk ile siyah ırkın karışıp beyaz ırka benzemeyen nesiller üretmesidir. Sonuçta o zamanlar insan muamelesi görmenin şartı %100 beyaz olmaktı. Etrafta tam beyaz olmadığı ilk bakışta anlaşılmayan insanların dolaşması o zamanın ırkçıları için çok büyük dertti. 60’lı yılların ırkçılığıyla bile en azından düz hesap %50 – %75 beyaz diye sınıflandırılacak insanlar o zamanların siyasi anlayışına göre %0 beyaz olarak kabul ediliyordu.
Tabi olay sırf Lovecraft’ın toplumsal dertleri değildi, kişisel sıkıntıları da var. Bildiğimiz kadarıyla ailesinde türlü genetik hastalıklar vardı, özellikle de yaşlılığında genetik akıl hastalığı çıkmasından çok korkuyordu. Bu genetik saatli bomba teması hikayenin sonundaki “dehşete düşüren farkındalık” kısmında gömülüdür. İsimsiz ana karakter, soy ağacı çalışması sonucunda kendisinin de Innsmouth eşrafından olduğunu öğrenir ve zamanla başkalaşır.
The Shape of Water ve Hedef Kitlesi
Aktif takip etmeyen insanların bakış açısına göre, sosyal tutumların değişmesi damdan düşer gibi bir anda tartışma konusu oldu. Doğal olarak insanlar bu durumdan ileri seviyede kıllandılar. Burada amme hizmeti yapıp özetleyeceğim. ABD’nin pek çok ekonomik, siyasal ve sosyal ayıbını vatanseverlik ve korku siyasetleri ile örten Soğuk Savaş yaklaşık 88 senesinde fiilen bitti. Soğuk savaşın aniden bitmesiyle düzen bozuldu ve on yıllardır baskılanan çeşitli eleştiriler yarıklardan fışkırdı. Bu eleştirileri Sovyet korkusunu bilmeden öğrenen kuşağın yaşı bundan yaklaşık on sene önce kemale erdi. Bu kemale ermenin ardından gelen on senedir, 68 öncesi nesillerin yazıp çizdiklerini postmodern düşünürlerin geride bıraktığı araçlarla yaygın, sistemli ve hunharca eleştiriyoruz. Aslında olayın aceleye gelmişliği Cumhuriyet devriminin aceleye gelmişliği ile aynı cinsten. 100 yıldır bir türlü yapılamayan devrimi 10 yılda yapma çabası.
Bu yeni çizilen tabloda Lovecraft özel bir yerde duruyor. Çünkü bir grafik çizsek, bir dikeyde yazarın gericiliğini, yatayda da popülerliğini ölçsek, Lovecraft grafiğin sağ üst köşesinde halay başı olur. Ondan bu cins eleştirilerde hep Lovecraft örnek olarak kullanılır. Hatta del Toro bizzat kendisi “Ben bunu Creature from the Black Lagoon’dan esinlenerek yazdım.” dediği için filmin Lovecraftla ilintisi ikinci hatta belki üçüncü derecedendir. Kalkıp da şu sıkıntıların kökünün Lovecrafta dayandığını iddia etmek saçma, bu durum en çok Lovecraft göze battığı için ortaya çıktı.
Yukarıdaki varsayımdan devam edersek, Shape of Water özünde The Shadow Over Innsmouth’un temelindeki “Iyy pis yabancılar kadınlarımızla çiftleşecek, ırkımızın saflığı bozulacak.” korkusunun bir yapıbozumudur. Canavara karşı sempati uyandırır, askeriyenin ve temsil ettiği ataerkil toplumun nobranlığını afişe eder, kabileciliği, devlet aygıtını falan topyekün sorgular.
Karşılaştırma
Lovecraft, Innsmouth yöresinin deep one toplumu kötücül sömürgeci yaratıklar olarak kurgulamış. Deep one’lar insanları sürü hayvanı yerine koyuyorlar. Aralarında cinsellik var da; kız alıp verme, melezlerin toplumlara aracı olması gibi bir durum yok. Toplumlar tamamen ayrı yaşıyor ve deep one geni taşıyan insanlar yaşlandıkça insaniyeti terk edip tamamen deep one oluyorlar. The Shape of Water hikayesinde de buna benzer bir görüş var. Askeriye de böyle düşünüyor. Balık adam hakkında çok net fikirleri var. En temelde “Bu neticede insan değilse hayvandır.”, türev olarak da “bizde olmayan bir kısım doğal organları var, biz bunları nasıl silahlaştırırız?” diye düşünülüyor. Benmerkezci kafa aynı. Buna karşılık Elisa ve balık adam arasında karşılıklı iletişim var. Elisa balık adama el işaretlerini ve müzikle iletişim kuruyor. İnsanı da düşündürüyor, “Yahu bu balık adamlar ille de düşmanımız mı olmak zorunda? Biz bu balık adamı medeni birey gibi muhatap alsak olmuyor mu?”
Olayın tabi cinsel tabu boyutu da var. Kadının birincil işlevinin çocuk doğurarak kabilenin genlerini devam ettirmek olduğu toplumlarda doğal olarak erkekler kadınları öteki diye bellediklerine karşı savunacaktır. Bu bencil genlerin bir dışavurumudur. Hayat koşulları kaba hayatta kalma çabasından çıkıp sosyal organizasyon oluşmaya başladığında iş daha da ciddileşir, bu sefer toplumu birlik olarak tanımlamak için sosyal sınırlar, sınırları net şekilde çizmek için de toplumla gen bağı olmayan ötekilere ihtiyaç duyulur. En ilkel cinsel tabular buradan çıkar. Toplumum sağlığı için kadınların bireysel davranışı sınırlanır. Elisanın balık adamla seviştirilmesi bu kafaya karşı bir isyan bayrağıdır. Toplum tarafından defolu mal diye hor görülen, Albay abinin bile “meh… meh… meh.. çok da aciz bişeymiş bu.” niyetiyle penislemeye çalıştığı Elisa doğal olarak “Lanet olsun toplumunuza da düzeninize de ben takdir edildiğim yere gidiyorum.” manasında el kol hareketleri yaparak banyosuna su bastırmaya gitti.
İstiklal Marşı ve Kapanış
Lan o değil de banyoyu su bastırınca klozet de komple su altında kaldı. O kadar statik basıncı yiyince lağım borusundan atık su geri basamaz ondan büyük ihtimalle hijyen sorunu yok. AMAA… Doğu Anadolu Dağ Köylüsü Genlerim(TM) yüzünden orda “Pİİİ MUNDAR o MUNDAR PİS!!!” diye anıracaktım ki, lisede aldığım yarım yamalak batılı terbiyesi son anda direksiyon hakimiyetini geri kazandı.
Klozet detayı dışında The Shape of Water güzel film.