Uyarlama Filmler Nedir, Ne Değildir?
Batman v Superman ile ilgili eleştiriler de savunmalar da bitecek gibi durmuyor. Zamanında Hobbit filmi ile ilgili abartılı eleştirilerden sonra yazdığım bu yazıyı elden geçirip, okurlarla tekrar paylaşma gereği hissettim. Yazının en sonunda, Batman V Superman özelinde bazı değerlendirmeler de bulunmaktadır. Hemen aşağıdaki soru ile konuya başlayalım:
Uyarlama Filmlerde Neden Bir Şeyler Değişiyor?
Bu soruya, kısa bir cevap vereceğiz, çünkü bir şeylerin değişmesi için gereken bazı zorunluluklar var. Bunları kabaca sıralarsak:
- Maddi / teknolojik zorunluluklar
- Senaryo / kurgudan kaynaklı zorunluluklar
- Hedef kitle belirlenmesi, sunum ve buna bağlı değişiklikler
- Bireysel, estetik ya da maddi kaygılar
- Orjinal hikayenin yazıldığı zaman dilimi
- Uyarlama oldukları gerçeği
Açıklayalım.
1. Maddi / Teknolojik Zorluklar
Bir kaç basit örnekle başlayalım. Eski X-Men film üçlemesinde Beast ve Nightcrawler’ın aynı filmlerde gözükmüyor olduklarını bazılarınız hatırlayacaktır. Buna basit ancak net bir cevap verilmişti :
“Bu iki karakter de hem dış görünüşleri (makyaj, boyama, vücut eklentileri vs…) hem de sıra dışı hareket kabiliyetleri (yüksek hız, yüksek çeviklik, ışınlanma / sıçrama) nedeniyle özel ilgi ve kaynak gerektiriyorlar. İkisini aynı filmde kullanamayacağımızı, kullansak da maliyetli olacağını fark ettik. Zaten filmlerde benzer bir diğer karakter olan Mystique’de vardı ancak hikayenin içinde yeri daha önemli olduğu için diğer ikisinden birini çıkarmak zorunda kaldık.”
Evet, o dönemde yapılan açıklama özetle bunu anlatıyordu. Bir izleyici olarak bu konu kaçımızın aklına gelmiştir? Benim o dönemde aklıma gelmediği kesin…
Bir uyarlama olmasa da, aynı konuyla ilgili güzel bir örnek olarak “Heroes” dizisini gösterebiliriz. Dizinin en kuvvetli karakterleri olan Sylar ve Peter Petrelli arasındaki efsane dövüşten önce içeri girdikleri salonun kapısı kapanıyor, kapının altından sızan ışıkları görüyorduk. İlk başta “Ulannnnn niye göstermezsiniz o sahneyi alçak adamlar!” demişsek bile sonradan anlaşıldığı üzere, bu iki karakterde de sürüyle güç (uçma, rejenerasyon, ellerinden çıkan enerjiler, elektrik güçleri vs.) vardı ve ikisinin kapışmasının gösteren bir kaç dakikalık sahne bile dizinin tek bir bölümünün bütçesini aşıyordu.
Guardians of Galaxy için konuşalım: Groot ve Rocket’in sahneleri, tek başlarına diğer tüm karakterlerin sahnelerinden çok daha fazla bütçeye mal oldu. Hobbit serilerinde Warg’ların ya da Ejderhanın olduğu sahneler, orkların makyajları vs. filmin bütçesinin önemli bir kısmını götürüyordu.
Liste uzar gider, bazen senaryo ya da esas hikaye ne derse desin, teknik ve bunlara bağlı maddi zorunluluklar nedeniyle hikayede, karakterlerde değişiklikler olabilir.
Ayrıca bazen çekim alanını yapılacağı yerlerin bulunamadığı için çekilmediği ya da uygun fiyata getirilemediği için farklı yerde çekildiği açıklanan sayısız film var. Truva filminin Çanakkale’de çekilmemesi bunların en güzel örneklerinden biridir.
2. Senaryo / Kurgudan Kaynaklı Zorunluluklar
Yüzüklerin Efendisi daha çekilirken, Tom Bombadil’in olmayacağı açıklanmış ve büyük yankı uyandırmıştı. “Nasıl olmaz, hikayenin özüne ihanettir bu” türünde söylemlerin ardı arkası kesilmedi. Peter Jackson kısaca şunu söyledi :
“Bombadil benim de çok sevdiğim bir karakter, ancak hikayenin devamlılığına bir katkısı yok. Sinemada bunu da düşünmek zorundayız, aksi halde film çok daha fazla uzuyor.”
Bir düşünün, Hobbitler Bombadil’le karşılaşmasalardı ne olurdu? “Höyüklü Kişiler tarafından öldürülürlerdi” demeyin. Doğal olarak Höyüklü Kişilerin olduğu sahneler de olmazdı. Yani yolları üzerindeki bir bölge hikayeden çıkarıldı ve hikayede hiç bir şey değişmezdi.
Tabii ki kitapta Bombadil gibi gizemli, ancak bir o kadar eğlenceli bir karakterin varlığı, Höyüklü Kişilerin ürkütücü atmosferi, Bombadil’in sıcacık evi ve güzel eşi Altınyemiş’in varlığı hikayeye çok şey katıyordu. Ancak zaten çok uzun olan bir filme buraları eklemek hem filmi uzatacak, hem de -daha da önemlisi- bütçeye ciddi bir yük bindirecekti.