Uyarlama Filmler Nedir, Ne Değildir?
Ah Bombadil Vah Bombadil…
Ayrıca Yüzüğün, Bombadil üzerinde hiç bir etkisi olmadığını ve eline alıp, yüzükle oynadığı sahneyi hatırlayın. Sonradan Elrond’un Divan’ındaki tartışmalarda “Yüzüğü Bombadil’e versek mi?” diye bazı konuşmalar geçmişti. Bombadil’in hikayeye eklenmesi doğal olarak bu sahnelerin de eklenmesi ve filme sadece, neden izleyici yüzüğü bu adama verip kurtulmadıklarını anlaması için 5-10 dakika daha eklenmesi anlamına geliyordu. Film yapımı açısından bakarsanız bu korkunç uzun bir süre.
Bir önceki başlıkta olduğu gibi; örnekler çoğaltılabilir. Ancak filmlerin, belirli bütçeleri olduğu gibi belirli de süreleri var. Ama “Bazı filmler 180 dk sürüyor yapan yapmış abi!” demeyin, her filmin ihtiyacı olan süre anlatması gerektiği kadardır. Bir kitaba görece olarak anlamsız sayfalar dolusu diyalog eklersiniz ve bu yazara birkaç saate mal olur ancak film için durumlar değişir. Eklenen her dakika maliyet, iş gücü ve eğer tam doğru bir şekilde yapılmazsa izleyiciyi sıkacak potansiyel bir sahne demektir.
Henüz geçtiğimiz haftalarda bir arkadaşım, “Yüzüklerin Efendisi’nin ultra süper extended (adını hatırlayamadım, normal extended değil, daha da uzun) versiyonlarını buldum. Tek film 4.5 saat sürüyor, hafta sonu oturup üçünü birden izledim” dedi. Benim cevabım ne olsa beğenirsiniz?
“Hadi ya, harikaymış ya bana da getirsene filmleri!”
Bizler böyle düşünüyor olabiliriz ancak filmi izlerken bizim biletimizle, yanımızda oturan ve “Ooo! dayılarda ne biçim sakal var ha bu cüceler delikanlı adama benziyor” diyen arkadaşın bileti eşdeğer. Yani ikimiz de yapımcıya aynı parayı kazandırıyoruz. Hal vaziyet böyle olunca, genel geçer kitleye uygun olmak zorunda kalınıyor.
3. Hedef Kitle Belirlenmesi ve Sunum
Basitçe, en temel örneklerimizden gidelim: Yüzüklerin Efendisi kitabında, nehir kıyısında Frodo ve Aragorn’u Yüzüktayflarından kurtaran kişi kudretli elf beylerinden Glorfindel’dir. Filmde ise bu karakter Arwen olur.
Neden? İzleyici Glorfindel gibi kudretli bir elfin, sonradan kurulacak Yüzük Kardeşliğine neden katılmayacağını sorgulayacaktır, bunu açıklamak tıpkı Bombadil örneğindeki gibi ek zaman alır. Ayrıca Arwen, Arwen’dir işte. Çok güzel bir kadın, en önemli karakterlerden birinin sevgilisi, diğerinin kızı; büyüye, savaşa ve biniciliğe yatkın görünür. Cesurdur. Kısacası, filmde olması gerekir. Hem kadın izleyicinin empati kurabilmesi hem de erkek izleyicinin beğenisine sunulabilmesi için oradadır. Kaba görünebilir ama işin özeti budur.
Aynı sebepten Galadriel’in rolü arttırılır, hatta kitabında hiç görünmediği Hobbit filmlerinde bulunur. Yine aynı sebepten Tauriel de filme eklenir. Aşk teması, ana akım sinema için olmazsa olmazdır. Bu yüzden ana karakterler ne ise, karşı cinsin de filme eklenmesi elzem bir hal alır.
Aşk Lazım Aşk Aşk Aşk…
Ancak aşk ve karşı cins faktörü, genel bir durumdur. Bazen de bunların dışında, daha spesifik hedefleme yapılabilir. Azınlıkları temsil edecek karakter olsun diye bir Latin, Müslüman, Uzak Doğulu ya da Yahudi eklendiği olur. Irkçılığa karşı bir duruş sergilemesi için önemli karakterlerden biri siyahi hale getirilir. Kadınlara daha sempatik gelmesi için kadın karakterin hikayedeki etkisi ya da kişiliğinin gücü arttırılır. Çocukların sevmesi ve oyuncaklarını satın alması için komik ya da çocuksu bir karakter eklenir.
Kısacası filmin hedef kitlesini daha spesifik hale getirmek ya da bu kitleyi genişletmek adına karakterlerle, senaryoyla oynamalar yapılır. Bu da bir ürünün (bizim konumuzda bu ürün filmdir.) satılabilmesi için gereklidir.
Razıl Abi’nin Türklerle İmtihanı!
Uyarlama olmasa da, bu başlık için yerel bir örnek verelim. Russel Crowe’un son filmi Water Diviner (Türkiye’de Son Umut adıyla vizyonda) filminin Türkiye afişlerinde arka planda Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan var. Diğer ülkelerdeki afişlerde ise sadece Russel Crowe var.
Yukarıdaki iki isim Türkiye için on numara marka adamlardır. Bir filmde birlikte bulunmaları, belirli bir gişe başarısını garanti eder. Ancak yurt dışında pek az bilinirler ve afişlere konulduğunda izleyicilerde “Bu adamlar kim ya, acaba Russel Crowe’un rolü çok fazla değil mi?” endişesi yaratabilir. İşte sunum tam olarak burada devreye girer ve uygun kitleye uygun sunum yapılmış olur.