Uyarlama Filmler Nedir, Ne Değildir?
5. Orijinal Hikayenin Yazıldığı Zaman Dilimi
İşte sıklıkla gözden kaçan, ancak son derece büyük önem taşıyan bir konu. Bununla ilgili en büyük örneğimiz Marvel karakterleri (Hulk, Daredevil, Spider-Man) olacaktır.
Karakterlerin yaratıldığı 1960’lı yıllarda radyoaktivite hem bir öcü, hem de belirli bir mistizmin ilham kaynağıydı. Bu karakterlerin hepsi güçlerini bir şekilde radyoaktiviteden kazanırlar. Daredevil, radyoaktif atıklarla kör olur ancak diğer hisleri gelişir ve güçler kazanır. Spider-Man’i radyoaktif örümcek ısırır. Hulk ise gamma patlamasına maruz kalır.
Günümüzde bu tür şeylerle karşılaşan insanların öleceği ya da en iyi ihtimalle kanser olacağını biliyoruz. Ancak bu karakterlerin yaratıldığı yıllarda, radyoaktivite “Vooooov olur mu olur hacı!” gözüyle bakılan bir fenomendi. Günümüz izleyicisi (hatta bazen okuyucusu da) artık “Radyasyondan şey oldu, güç kazandı!” gibi basit hikayeleri pek kabul etmiyor. Bu yüzden, karakterlerin, hikayelerin değişmesi, günümüze uyması gerekebiliyor.
Ayrıca, geek diyebileceğimiz adamlar o karakterin sadece filmini izlemedikleri için bu tür şeylere takılmayabiliyorlar. Yani en başında “Spider-Man’in annesi ona hamileyken gözü dışarıdaymış, cinler bunu bir çarpmış oğlu da böyle olmuş duvarlara yapışıyor yaa sorma çok feci” demiş olsalardı bile sorgulamayıp kabul edebilirlerdi. Zira geekler için Spider-Man, radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılmış bir karakterden çok daha fazlasıdır. Kendine ait bir yaşamı, gündelik sorunları, aşk hayatı, kaybettiği sevgililer, dostlar hatta kaybettiği düşmanları vardır. Kısacası geek okur / izleyici bazı detayları görmezden gelebilir ancak sinema salonu herkese açık olduğu için gelen izleyici, hikayenin inanılırlığını sorgular. Bu da karakterin ve hikayenin değiştirilmesine yol açar.
Fakat bu sefer de geek okur / izleyici aslına neden uymadığını sorgular, onu da zaten bu yazıda okuyuculara açıklıyoruz.
Superman’i Bile Öldürdünüz!
Bazen de gündem ve trendler değişir. Örneğin çizgi roman endüstrisi için 1980’lerin ortalarında “Dark Age” denilen bir dönem başlar. Watchmen yazılır, Superman ölür, “Dark Knight Returns” ortaya çıkar ve Batman daha karanlık çizgiye kaymaya başlar, Venom gibi kötü karakterlerin kendi serileri basılır, daha sert mizaca sahip Spawn, Punisher, Cable gibi karakterler ortaya çıkar ya da parlamaya başlarlar.
Doğal olarak bu tür belirgin trendler, sinema endüstrisini de etkileyebilir. Bilindiği gibi 11 Eylül 2001’deki terörist saldırılar sonrası ABD’deki çoğu sektörde bir terör havası esmeye başlamış, o dönemde yapılan tüm işlerde bunun etkisi ve kısa süreli de olsa belirgin bir milliyetçilik akımı başlamıştır.
Günümüze dönelim, son yıllarda yazılmış kaç tane peri hikayesi (bildiğiniz anlamda, ormanda yaşayan küçük, kanatlı perilerden bahsediyorum) görüp duydunuz? Peri hikayeleri, bir çoğumuz sevsek de popülerliğini yitirdi. Çocuklar artık farklı türde hikayeler istiyorlar ve sektörler de buna göre şekil alıyor.
6. Uyarlama Oldukları Gerçeği
Eski dönemlerde de sayısız kitabın filmi yapılmıştır. Bunların bir kısmı birebir aktarılmışken, çok büyük kısmı uyarlama olarak görülmüştür. Fazla kurcalamaya gerek yok, popüler kültürün her alanında yeri olan Dracula ve Frankenstein temalarını ele alalım. Sayısız kez uyarlanmakla kalmayıp, farklı platformlarda da defalarca kullanılmışlardır. Artık orijinal hikayelerini hatırlayan ya da okumuş olanların sayısı bile oldukça azdır ancak isimleri duymayan kimse kalmamıştır. Sadece Dracula’nın Batman’le karşılaştığını da gördük, kılıçlı seksi bir kadın tarafından öldürüldüğünü de, Fatih Sultan Mehmet’i bizzat elleriyle öldürdüğünü de, ölümlü bir kıza aşık olduğunu da…
Sırf bu iki örnek bile, popülarize edilen malzemelerin nasıl tüketildikleri ve tüketim esnasında hangi değişimlere uğradıklarını çok iyi bir şekilde göstermektedir.