Venom – İçimizdeki Sempatik Uzaylı

Sony ve Marvel flörtünün son meyvesi Venom, başlarda Tom Hardy’nin yükselmeye devam eden seksapalitesini arkasına almış fakat eleştirmenlerden şamarı yiyip üzerine de Hardy’nin “Benim çok sahnemi kesmişler ne yapayım?” çıkışından sonra ciddi puan kaybetmişti. Tabi bunlar biraz da Hollywood’un magazin kısmı, bizi ilgilendiren genelde oyunculuk, karakterler, hikaye anlatımı ve çizgi romana uygunluğu oluyor. Gelin Venom’u bir de bu şekilde yeniden inceleyelim.

Not : Yazının devamında minik spoiler parçacıkları olabilir, ayağınıza batmasından endişeleniyorsanız… Filmde plot olmadığı için endişelenmeyin.

Oyunculuk ve Karakterler

Tom Hardy’nin halen beğenilmesinin sebepleri az çok anlaşılabilir, fakat sıklıkla çok benzer karakterleri oynadığını da gözden kaçırmamak lazım. Venom’da canlandırdığı Eddie Brock, zaten hiçbir zaman çok katmanları olan bir karakter olmamıştı. Genelde Spider-Man’e olan öfkesi, agresif tavırları ile bilinirdi ve Venom’la birleşince bunlar ayyuka çıkıyordu. Filmde Hardy, yine Hardy’i oynadığı için, bakış açınıza göre bir problem görünmeyebilir. Ancak oynadığı karakterin, bizim bildiğimiz Eddie Brock ile pek alakası da yok.

Daha fazla aynı rolü vermeyin bana haaaayırrrrr

Antagonist karakter Carlton Drake, hareketlerinden isminden, konuşmasından tavırlarına kadar bas bas “BEN KÖTÜ ADAMIM!” diye bağırıyor. Çoktandır filmlerde gri alanlar görmekten sıkıldım, kötünün her şeyi ile kötü olduğu, beylik bir karakter istiyorum diyorsanız beğenebilirsiniz. Doğal olarak ben karakteri çok bayağı ve yüzeysel buldum.

Bunların dışında kalan karakterlerin hepsi iki hatta tek boyutlu. Brock’un eski sevgilisi Anne, klasik bir “damsel in distress” karakteri, sadece ana karaktere motivasyon sağlamak dışında bir amacı yok. Simbiyot uzaylıları, garipsemeden o kadar hızlı bir şekilde kabul ediyor ki “Bir şaşırsaydım kardeşim yuh!” demek zorunda kalıyorsunuz. Sevgilisi olan doktor da tam bir iyilik timsali. Kız arkadaşının, içinden simbiyot çıkan ve ben hastayım diye haykıran sevgilisini tedavi etmek için insan üstü çaba harcıyor.

Drake’in şirketindeki bilim insanı olan Dr. Dora Skirth, daha da facia. Önce “Biz ne yapıyoruz ya bunlar etik değil!” diye coşarıp, sonradan konuyu Eddie Brock’a getiriyor. Savunması ise çok tuhaf ; “Polislere gitmeye korktum!”

Buraya kadar anlamlı olabilirdi taa ki Eddie Brock’u çok gizli ve iyi korunan şirkete gizlice sokana kadar. Madem şirketten o kadar korkuyorsun, sivil ve ne yapacağı belli olmayan adamı bu tür bir tesise nasıl sokarsın? Yakalanmama ihtimali olabilir mi? O seviye zeki bir bilim insanının bu kadar saf olması akıl alır gibi değil.

Filmde pek az repliği olan üç karakter daha var ve hepsi benzer şekilde klişe ya da derinliksiz tiplemeler. Bu kadar düz karakterleri 90’lar sonrası çizgi romanda bile görmek zor. “Çizgi romanda bile” dememin nedeni eski dönemde yan karakterlere önem verilmemesi ve sayfa sayısının azlığı nedeni ile çok karikatürize kalmalarıdır.

Kaslı maslı bişey

Hikaye

Öncelikle şunu söylemek lazım, 2017 yapımı Ryan Reynolds’lı “Life” filmi için herkes “Venom’un öncesini anlatır gibi” yorumları yapmıştı. Venom filmi de bunları görmezden gelmemiş ve Life filminin bitişine çok benzer bir başlangıç sekansı oluşturmuş. Hatta filmi izlerken Life’ın sonundaki kaçış modülü ile Venom’un başındaki modülün aynı araç olabileceğini düşünüp film arasında hızlı bir internet araması bile yaptık.

Bunun dışında, Venom filmi hikayenin giriş ve gelişme kısımları olarak 2018 yapımı Upgrade filmi ile ciddi benzerlikler gösteriyor. Yani Venom için “Life’ın kaldığı yerden devam eden Uprade” dersek çok isabetli bir söylem olabilir. Tabi bu iki filmi izleyenler de aşağı yukarı ne dediğimizi anlamışlardır.

Yine de Venom’un hikaye anlatış şekli ve özellikle sonunun, Upgrade’e göre çok daha zayıf ve yavan kaldığı gerçeğini değiştirmiyor. Venom, maalesef çok klasik anlatım tekniğine sahip. Beklenmedik şeyler olmuyor, hikayenin temposu ve iniş çıkışları en başından kendini belli ediyor. Ayrıca Venom’un kendisinin (yani simbiyot, Eddie değil) karakterizasyonu zaman zaman eğlenceli olsa da vahim bir derecede modernleştirilmiş. Başka Dünya’dan gelen istilacı bir ortakyaşarın, Dünya’lı ergen tripleri, konuşmaları ve davranışları bana çok itici geldi. Buna rağmen ortakyaşarı sevimli bulanlar olabilir diye düşünüyorum.

İçinde adam var

Çizgi Romana Uygunluğu

Özet geçeyim; Venom maalesef çizgi romana uygun değil. Daha önce şu yazımda çizgi roman uyarlamalarında, zorunlu orijin değişiklikleri olabileceğine bizzat değinmiş ve bunların çok da
eleştirilmemesi gerektiğini söylemiştim.

Zira, üzerinden onlu yıllar geçmiş olan orijin hikayeleri günümüzde çok sakil kalabiliyor. Fakat Venom’un hikayesinin ve karakterizasyonunun, Eddie Brock’un başından geçenler jenerik şeyler olduğunu bilmek gerekiyor. Bu yüzden günümüze ait zorunlu değişiklikler yapılmasına hiç gerek yoktu.

Venom’daki değişikliklerin sadece hedef sinema izleyicisine sempatik görünmek için yapıldığını fark ettiğinizde (ki fark etmemek imkansız) maalesef bu durum can sıkmaya başlıyor. Çok kaba bir tabir ile, Venom’u, Upgrade’in havası ve çizgisinde yapmak hiç zor değildi. Fakat belirli yaş/eğitim/cinsiyet/sosyal gruplara hitap etme endişesi yüzünden ortaya, bazı açılardan ucube bir film çıkarmalarına neden olmuş.

Ayrıca yazı boyunca bahsetmesem de, süreç boyunca sürekli R rated yani +18 olacağı söylenen filmin son anda pg-13 (13 yaş üstü için uygun, altı ailesi ile gidebilir) olarak evrildiğine şahit olduk. Bu tür şark kurnazlıklarını da şahsen pek beğenmiyorum.

Özetle, zaten beklentisiz olduğum Venom filmini beğenmedim. Aksiyon sahneleri görece olarak tatminkar ve zaman zaman eğlendirici olabilen bir mizaha sahip olsa da Venom, kendi türü içinde bile oldukça zayıf bir film. Biraz tecrübeli sinema izleyicisine de ne olduğunu bas bas bağırıyor. Çok merak edenler mutlaka izlemişler ya da izleyeceklerdir ancak filme bir şans vermeden önce yeniden düşünmenizi öneririm.

Yorumlar