Warcraft: İki Dünyanın Karşılaşması – Sinematik Evren Adına Umut Verici Bir İlk Adım!
Epik Derken?
Eveeet geldik en civcivli eleştiriye. Bir epik fantezi uyarlaması olarak orijinalinden çekilip çıkarıldığında Warcraft’ın oyun videolarındaki estetiğe ulaşabildiğini söylemek biraz zor! Normal şartlar altında “filmde koreografi zengini savaş sahnesi oldukça az” eleştirisi yapmam gerekirdi ama filmde bu eleştiriye mahal verecek çatışma sahneleri bile yok neredeyse! Filmin zirve noktalarından biri olmasını beklediğimiz Durotan – Gul’dan kapışması bile beklenen hazzı yaşatamıyor! Ama hemen yüzünüz düşmesin! Michael Bay filmlerindeki gibi kargacık burgacık, eciş bücüş baş ağrıtan aksiyon sahneleri, durmadan sallanan bir kamera ya da gereksiz kesmeler ile hazımsızlık yaratan abidik gubidik bir iş yok ortada en azından!
160 Milyon Dolarlık Bütçe!
160 milyon dolar kallavi bir rakam olsa da bu kalibrede bir epik fantezi mahsulü için ortalamanın biraz altında kalıyor. Bu gün DC ve Marvel uyarlamalarının 250’şer milyon doları, damadın babası misali havaya saçtığı düşünüldüğünde 160 milyon dolar naif bir rakam olarak kabul edilebilir. Kostümler ve görsel işçilik bu bütçenin hakkını verse de Azeroth’u daha fazla görebilmeyi isterdik doğrusu. Dürüst olmak gerekirse Warcraft, geniş öykü evrenine karşın mekan kabızlığı çekiyor biraz biraz. Yani izleyici olarak öykünün kalbine dalabiliyoruz dalmasına ama o evrenin katmanlarına bir türlü ulaşamıyoruz. Tüm kozlarını ilk elde ortaya dökmesini beklemiyoruz ama üç beş mekandan biraz daha fazlasını görmeyi de hak ediyoruz sanki?
Dönüşü Muhteşem Olacak!
Her halükarda Warcraft: İki Dünyanın Karşılaşması bir prolog örneği. Evet! Fanların ve türün meraklılarının filmin sırtına bindirdikleri ağırlığın altında zar zor doğruluyor ama devam filminde bütün şişkinliklerini üzerinden atması muhtemel! Açıklanan ilk gişe rakamları hiç de fena değil. Koçandan kopan bilet sayısı artık iyide iyiye devam filmini müjdeliyor zaten. Kaldı ki; Blizzardgiller, öykünün kıyısına köşesine, sırasını bekleyen pek çok detay ekleyerek de, devam filminin kaçınılmazlığını gözümüze gözümüze sokuşturmuşlar.
Örneğin; röfleli kılıç ustası dostumuz Hellscream’in geri planda kalması, devam filmine kulaklarımıza pamuk tıkayıp gitmemiz gerektiğinin en sivri ipucu! Azeroth’un diğer halklarını da öyküye bodoslama bir şekilde bulaştırmamaları da akıllıca olmuş. Elfler ve cüceler şimdilik kendilerine yakışanı yapmış ve seyirci koltuğunu işgal etmişler. Özetle Jones’un, filmi panayır yerine çevirmemesi ve Blizzardgiller’in eldeki jokerleri ortaya saçmaması ince -ve ne yalan söyleyeyim beklenmedik bir sabır örneği! Filmin meşhur final sahnesi de; bir sonraki halkada artık öykü evrenine ısınmış ve öyküyü Horde cenahından anlatma konusunda geri adım atmayacak bir alameti fısıldıyor kulaklara. Özetle, serinin bu ilk filminde sımsıkı tutulan dizginler, devam filminde boşalarak dört nala koşan bir epik fantezi hazzı yaşamamıza vesile olacak gibi görünüyor!
Sözün özüne gelecek olursak eğer; Warcraft bir başyapıt olmamakla beraber kesinlikle oraya buraya kazınan abartılı kötü yorumları hak edecek bir örnek falan da değil! Tamam, böyle bir öykü evreni bu kadar draje bir öyküyü hak etmiyordu. Yine de gişede iki seksen çakılan Ender’s Game ya da John Carter ile aynı akıbeti paylaşacak kadar talihsiz ve stratejik hatalara kurban gitmiş bir yapım değil Warcraft! Yanlış zamanda, yanlış yönlendirilmiş doğru bir enerjiye sahip ki devam halkasında daha doğru notalara basarak öyküsü çok daha güçlü görsel bir senfoniye dönüşmemesi için önünde hiçbir engel yok! Bu konuda biraz umutlu olmakta da fayda var! Devrimsel nitelikteki görsel işçilik ve karakterlere yaklaşım konusunda oyun severleri ciddiye alması bu taze serinin şimdilik en büyük kozu! Daha fazlasını bekleyip göreceğiz!