Wonder Woman – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar

Almanlar Kötü Olunca Biz de Kötü Olmuş Sayıldık

Almanlar bildiğiniz üzere Büyük Savaş’ta yenilgiyi kabul ettiği için Osmanlı Devleti de “yenilmiş sayıldı”. Evet, tarih kitaplarımızın yenilgiyi her daim başkasına yıkan argümanları malumunuz. Elbette Çanakkale ve Kafkas cephesi gibi Mustafa Kemal’in büyük başarıları Osmanlı Devleti’nin savaşa damga vurmasını sağlamış olsa da, savaşın başından itibaren alınan yanlış kararlar da tarihi gerçeklerdir. Neyse, konuyu dağıtmayalım…

Filmde Türk bayrakları dalgalanan askeri üste Almanlar kimyasal silah geliştiriyor. Bombaların imalatını da Osmanlı Devleti üstleniyor. Ne de olsa Almanlar teknolojimizi ta o zamandan beri kıskandıkları için üretimi de sanayi devrimini yaşamış bir devletin üstlenmesi çok mantıklı değil mi? Neyse, bu kurgudan ibaret bir film elbette, ama askeri üste dalgalanan bayrak da bizimkiydi. Yani bizim sorumluluk üstlenmeyi reddeden tarih anlayışımızla alay edercesine hikayede Almanlar sayesinde biz de “kötü sayıldık”.

“O bombaları zamanında yetiştirin ha!”

Açıkçası Hollywood’un anti-propaganda ağına dahil edilen devletler arasına girmiş olduğumuz endişe verici gerçeği bir yana, en azından nesiller boyunca Naziler yüzünden kötü adam damgası yemiş Almanlara biraz da olsun empati yapmış olduk sanırım. Hazır “Nazi” demişken şuna da değinelim:

Aslında Nazi Değiller, Ama Bir Gün Olacaklar!

Malumunuz, günümüz hikaye anlatımında İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin o dönemler yaptıkları bitmek tükenmek bilmeyen malzemedir. Ancak Wonder Woman’da bunun biraz suyunun çıktığını görüyoruz. “Ne alaka?” mı dediniz? Açıklayayım:

1918’de biten Büyük Savaş’ın ardından 1919’da kurulan Almanya İşçi Partisi’nin başına Adolf Hitler’in geçmesi 1921’dir. Tüm hükümeti ele geçirip o korkunç faaliyetlerine başlaması da 1933’ü bulacaktır. Yani filmin geçtiği dönemin Nazilerle bir alakası olması söz konusu değil. Hatta savaşan her iki tarafın da “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirilmesi de çok yanlış. Ancak filmde Almanların baya baya Nazi gibi yansıtıldıklarına şahit oluyoruz. Hatta filmin bir yerinde “köylüleri köle olarak” aldıkları söylemi bile geçiyor. Ha, nasıl yahu?

“Demek Almansın sen!”

Şimdi “antisemitik” damgası yemek istemem elbette. Hatta yazacaklarımdan ötürü gücenen çıkarsa peşinen özür dileyeyim. Ancak Gal Gadot’un neredeyse tamamı musevi kontrolündeki tv, sinema ve çizgi roman sektörü sayesinde “İsrailli kadın oyuncu” kontenjanından role seçildiğini bilmeyen varsa hemen öğrenmeli diye düşünüyorum. Yoksa Wonder Woman’ı canlandıracak çok daha iyi oyuncuların etrafta olduğu konusunda herkes hemfikirdir herhalde. Bununla beraber tribünlere oynamak adına henüz ortada Nazi kavramı dahi olmayan bir dönemde geçen film çekip “Fırsattan istifade şu kadına birkaç Alman öldürtelim!” düşüncesi ilk fragmanları gördüğümden beri aklıma takılıyor.

Bu arada kötü niyetli düşünmeden şu yorumu da yapmak isterim: İçinde bulunduğumuz yıllar (2014-2018) Büyük Savaş’ın yüzüncü yıl dönümüne denk geldiği için filmin aslında olması gereken İkinci Dünya Savaşı dönemi yerine bu tarihlerde konumlandırılmasına karar verilmiş olabilir. Elbette bu Almanların Nazi gibi gösterilmelerine bir bahane değil.

Filmin çizgi romanlardaki orijinali gibi İkinci Dünya Savaşında değil de Büyük Savaş döneminde konumlandırılması hakkında bir teorim daha var. İkinci Dünya Savaşı, malumunuz Amerik Birleşik Devletleri’nin Japonya’ya iki adet atom bombası atmasıyla sonuçlanmıştı. Şimdi bunu filmde savaşın sonu olarak açıklamaları bir hayli zor olurdu. Ne de olsa filmde Almanların Doktor Poison’a ürettirdikleri kimyasal bomba işin sonunda konumlandırılacaktı. Şimdi İkinci Dünya Savaşı olsa ne kadar yalan yanlış hikaye de yazılsa atom bombasını rasyonelize edemeyeceklerdi.

Otomobil Reklamı Misali

Her ne kadar filmin yönetmeni bambaşka olsa da, çekim tekniklerinin genel olarak Zack Snyder’ın tarzını yansıttığını düşünmek çok yanlış sayılmaz. Çizgi roman atmosferini yansıtmak adına eklenen ağır çekimler benim çok hoşuma gidiyor. Fakat bu filmde bir şey fark ettim; Gal Gadot için otomobil reklamı mantığıyla çekimler yapılmış.

Evet, tam olarak bundan bahsediyorum.

Michael Bay, 2007’de ilk Transformers filmini çektiği dönem verdiği bir röportajda kariyerinin ilk dönemlerinde pek çok otomobil reklamı çektiğini ve filmdeki araçların detaylarını gösterirken bu teknikleri kullandığını söylemişti. Benzer tekniklerin savaş sahnelerinde Wonder Woman için kullanıldığını gözlemledim. Dövüşürken ağır çekim eşliğinde belli vücut parçalarına odaklanan detay kameralar da bunun kanıtı. Elbette bunu kendiniz izlediğinizde kararı vereceksiniz.

Ares Ters Köşesi ve Çuvallaması

Filmde biz seyirciler olarak Diana’nın savaşın sebebi olduğuna inandığı savaş tanrısı Ares’i arayışının beyhude olduğunu başından beri biliyorduk. Hatta Alman General Erich Ludendorff’un göze sokulan süzme kötülüğünün de onun bu konuda ters köşe yaptıracağına dair yeterli ipucunu verdiği de ortadaydı. Seyircinin gözünde aslında Ares yoktu yani. Tüm bu kaos insanların eseriydi. Bence bu mesaj da oldukça yerindeydi. Diana, Ares olduğunu düşündüğü Ludendorff’u öldürdüğünde sihirli şekilde savaşın bitmesi film için olabilecek en kötü şey olurdu zaten…

Wonder Woman Vs. Ares

Ancak burada ciddi bir hata yapılmış. Ares beklenmedik bir kişi olarak oradaydı, hatta savaş değil bizzat barış için çabalayan Sir Patrick’in suretinde. Tamam, buraya kadar yine sıkıntı yok! Zira Ares savaşa bizzat sebep olmadığını, sadece belli başlı kişilerin kulaklarına fısıldayarak onların teknolojik zıplamalar yapmalarına sebep olduğunu ve ölümcül silahlar üretmelerini sağladığını anlatıyor. Savaşı çıkaran se yine insanlar. Hala verilen mesaj çok doğru. Ancak filmin son bölümleri öyle işlenmiş ki, Steve Trevor’ın kendini feda etmesiyle suya düşen Ludendorff’un planı yüzünden değil de Diana’nın Ares’i öldürmesiyle savaş bitirilmiş gibi algılanmış. Ares’in ölümü ardından güneşin doğması ve daha birkaç dakika önce birbirini öldürmek için saniye tereddüt etmeyecek askerlerin birbirlerine umutla bakması bence filmin vermeye çalıştığı mesajı çok zayıflattı.

Tüm bunların yanında dünyanın büyük bölümüne yayılmış bir savaşın tek cepheyi kazanarak bitiriliyor gibi yansıtılması da ayrı bir tartışma konusu.

Yorumlar