Wonder Woman – Analiz, Tahmin ve Anekdotlar
Yine mi Haç?
Superman karakteri işlenirken fazlasıyla İsa’ya benzetildiğini belki fark etmişsinizdir. Farklı Superman uyarlamalarında çarmıha gerilmiş İsa misali kollarını iki yana açmış olduğu gözünüzden kaçtıysa, burada uzun uzadıya anlatmak yerine sizi yazarlarımızdan Ataberk Bozkurt‘un Adaletin Şafağı’ndaki Hristiyanlık Sembolizmi: Din ve Amerika adlı yazısını okumaya davet ediyorum.
Wonder Woman’ın son dövüş sahnesinde de gücünü toplayıp Ares’i öldürdüğü sahnede havada aldığı poza dikkat ederseniz yine haç figürünün kullanıldığını göreceksiniz.
Şimdi tamam, iki musevi arkadaş olan yazar Jerry Siegel ve çizer Joe Shuster’ın yarattığı Superman karakterinin zaman içinde İsa figürüne bir şekilde evrilmesi sağlandı, oldu bitti ona diyecek bir şey yok artık. Hatta bir Amazon olan Wonder Woman’a da Amerikan bayrağı temelli bir kostüm de giydirildi, hatta çizgi romandaki donunda lacivert üstü beyaz yıldızlar da eklenerek iyice pekiştirildi, o da tamam. İyi de, neden filmde haç sembolü yeniden kullanıldı ki? Gal Gadot da musevi bu arada. Baya bir kafalar karışık sanki?
Not: Hayır, bana “bu poz çizgi romanlarda var” argümanıyla gelmeyin.
DCEU’ya Katkısı
Filmin sonunda dünyayı sevginin kurtaracağı(!) sonucuna ulaşan Wonder Woman’ın filminin DCEU’ya olan katkısını düşünecek olursak; orijin hikayesi dışında pek bir şey bulmak çok zor. İzleyici Batman v Superman: Dawn of Justice sonrası DCEU hikayesinin ilerlemesini beklerken karakterin orijin hikayesiyle karşılaşmış oldu. Evet, DCEU’nun tarihçesinin altının doldurulmasına katkısı var, ancak beklenen hikaye ilerlemesi söz konusu değil. DC Comics, Beyazperdede Marvel Comics ile Baş Edebilir mi? adlı yazımda da belirttiğim gibi; Warner Bros DC Filmlerinde tümdengelim tekniği uygulamaya çalışıyor, ancak bunu uygularken karakterin orijin hikayeleri yanında DCEU’nun güncel olaylarını da anlatması gerekiyordu. Umarım sıradaki Flash, Aquaman ve Cyborg filmleri de bu mantıkla çekilmez.
Bu arada filmin Rotten Tomatoes ve Vanity gibi mecralarda filmin ne kadar övüldüğü malumunuz. Açıkçası filme benim vereceğim puan 6 ila 7 arası olacaktır. Gerçek bir Wonder Woman fanı, feminist duyguları depreşmiş biri ya da takım tutar gibi DC filmlerini aklamayı görev bilmiş biri için bu puan 8, hatta 8.5’e kadar çıkabilir. Ancak filmin şu anki Rotten Tomatoes puanı %96 ve kusura bakmayın ama değil Wonder Woman, hiçbir süper kahraman filminin böyle bir puana layık olabileceğini düşünmüyorum. En iyisi izleyip kendiniz karar verin. Hatta konu hakkında yorumlarınızı beklerim.
Yakaladığım Anekdotlar
Açıkçası film hakkında ciddi miktarda anekdot yakalayamadım. Belki bir sonraki izlememde bu bölümü biraz daha genişletirim.
- Çizgi romanlarda Steve Trevor’ın Paradise Island adı verilen Themyscira’yı keşfetmesi İkinci Dünya Savaşı sırasında olmuştur.
- Wonder Woman’ın doğruluk kementi, karakterin yaratıcısı William Moulton Marston’ın fikridir. Marston aynı zamanda yalan makinesinin de mucidi olduğundan bu fikir aklına gelmiştir. Detaylar için şu yazımıza mutlaka göz atın:
- Diana’nın Steve’e sokak arasında atılan kurşunu bilekliğiyle durdurma sahnesi Christopher Reeve’in başrol aldığı 1978 yapımı Superman filmine bir saygı duruşu. Çok benzer bir sokak arası soygun sahnesi filmde yer alıyordu. İzlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
- Aynı sahnede Diana’nın kurşunları bilekliğiyle savuştururken verdiği bir poz da 1940’lı yıllarda kullanılan ünlü propaganda posterine hoş bir göndermeydi.
- Diana’nın dondurmayı keşfettiği sahne ise, 2014 yapımı Justice League War adlı animasyon filmindeki bir sahneye göndermeydi. İzlemek için buraya tıklayabilirsiniz.
- Danny Huston’ın canlandırdığı Alman general Erich Ludendorf, tarihte gerçekten var olan bir figür. Elbette gerçek hayattaki ölümü bir Amazon tarafından değil, kanser yüzünden olmuş. Bunun yanında Themyscira adasını keşfeden Alman gemisi SMS Schwaben da aynı şekilde gerçek hayatta var olmuş bir gemi.
- Yaratıldığı 1942 yılında bir Nazi üyesi olan Doctor Poison, Wonder Woman tarihinde onun karşısına düşman olarak çıkan ilk kişi olma ünvanına sahiptir. Dolayısıyla filmde de göreceli olarak ilk düşman olarak çıkması güzel bir göndermeydi.
- Ryan Reynolds’un rezalet Green Lantern filminden sonra yeni Green Lantern (Hal Jordan) olması için fanlar tarafından en layık görülen kişi Chris Pine’dı. Ancak DCEU’ya girişi maalesef Green Lantern olarak değil, Steve Trevor olarak gerçekleşti. Yazının başlarında yaptığım Star Trek esprisine bir ek olarak da Chris Pine’ın Star Trek jenerasyonunu konu alan Star Trek Green Lantern: Spectrum War adlı çizgi, romana bir göz atmanızı tavsiye ederim.
- Steve Trevor, çizgi romanların ilk dönemlerinde Diana Prince ile Wonder Woman’ın aynı kişi olduğundan habersizdir. Diana, sekreter değil de hemşire olarak Trevor’ın yanında yer almaktadır.
- Steve Trevor karakteri çizgi romanlarda iki kez ölümden dönmüştür (uzun hikaye). Yani gelecekteki DCEU filmlerinde Chris Pine’ın geri dönme olasılığı bence yok değil.
- Yazarlarımızdan İbrahim Muhammet Çelik sağ olsun, filmin açılışındaki DC logo animasyonunda Green Lantern olduğunu hatırlattı bana. Henüz Justice League’de olacağı kesinleşmemiş olan karakteri buradan görmek insanın aklına türlü türlü senaryo getirmiyor değil.