Yalnız Kalmak Zinhar Yasak- Lobster

Birde işin “yalnızlar” kısmı var. Otel yönetimi, sakinlerini  klasik İngiliz av seanslarına benzer bir insan avına çıkartıyor. Bu yalnızlar avında daha önce bu otele gelmiş ama eş seçme süresinde yalnızlığı seçip ormana kaçmış bir topluluğun üyeleri uyuşturucu iğne ile yakalanıp değişim odasına götürülüyorlar. “Yalnızları” avlayan kişi ise avladığı kişi başına fazladan bir gün otelde kalma ve seçimini uzatma hakkı kazanıyor. Yalnızlar direkt “isyancı” konsepti ile yaratılmış karakterler yalnız kalmayı, aşık olmamayı ilke edinmişler ama aralarında aşık olan çiftleri fark ettiklerinde ise değişik cezalar verebiliyorlar; dil doğrama, yanak kesme gibi. Lobster’da en hoşuma giden kısımda buydu sanırım “her şey daha iyi” olacak mesajının altında hep bir sopa gösterme durumu var yani “şiddet, diktatörlük, hiyerarşi” hep orada ve aslında özgürlüğün iki tarafta içinde belli başlı dayatılmış kurallar dizisi olduğu mesajını veriyor bize.

lobster2-xlarge

Ama yalnızlık o kadar korkulan bir şey ki adeta o gelecekte korkunun kendisi olmuş; AVM’lerde, sokaklarda, arabada ya da markette eğer evlilik cüzdanınız yanınızda değilse ve bir polis size evlilik cüzdanınızı sorarsa, üzgünüm siz en iyisi hangi hayvan olmak istediğinizi düşünün.

Hepsinden Koy Ama Az Az Koy!

Abartmadan söyleyeceğim Lobster bir yıldızlar geçidi; Colin Farrell, Rachel Wiesz, Olivia Colman, Ben Whishaw, John C. Reilly, Lea Seydoux. İnsan hem yazarken hem okurken yoruluyor. İngiliz sinemasının en büyük kıyaklarından olan Olivia Colman otel müdiresi olarak müthiş iş çıkarmış. Burnunu kanatan ve kaçmanın yolunu arayan, sahte mutluluk resmi çizen otel sakini Ben Wishaw’un oyunculuğuna zaten diyecek yok sanıyorum ki. Lea Seydoux “looner” komutanı olarak fazla ciddi ve katı hatta gaddar rolünün hakkını veriyor, kin besliyorsunuz karaktere adeta. John C. Reilly “abaza” otel sakini olarak üstüne düşeni yapıyor. Zaten Collin ile Rachel’da bir şey demeye gerek yok, kaldı ki Rachel Weisz dediğiniz hatun kırk altı yaşında ve hala güzel ve taş. Yazıktır ayıptır bu kadar da kendine bakmak olmaz .

tumblr_nwb7lj9qsB1tn31sfo1_1280

Lobster bana göre bu senenin şimdilik en iyi bağımsız filmi. Filmi izlerken kahkaha ile güldüğünüz bir sahnenin ardından hızlıca o kahkahayı yüzünüzden silebiliyor. Oyunculuklar doğallıktan neredeyse yıkılacaklar, sanki gerçekten o gelecekte bir grup insanın çıktığı yolculuğu izliyorsunuz. Ben 4.duvarın kırılmamasını nispeten daha çok severim ve film bunu gerçekten duvara bir çizik bile atmadan beceriyor. Lobster sonu hariç bence son yıllar da çıkmış en güzel “kara komedi” örneği. İzleyin izlettirin, pişman olmayacaksınız.

Haftaya görüşmek üzere sevgili Kahramanlar.

Yorumlar