Yeniden Yazılmaya Çalışılan Amerikan Tarihi: American Sniper
Senaryo zayıf. Yani elindeki hazır bir otobiyorafi’den, nasıl böyle olur, bu kadar zayıf senaryo çıkar bilmiyorum. Fakat oluyormuş demek ki.
Ne Chris Kyle’ın yaşadığı bunalımı anlıyorsunuz, ne de savaşın karakterde yaptığı bağımlılığı, ne de karısının çektiği yalnızlık hissi ile korkuyu. Oyunculuklar gerçekten iyi fakat karakterlerin üstünde durulmadığından, oyuncunun da verebileceği yön bir yere kadar ne yazık ki.
Ama Allah’tan Clint’in elinde Bradley Cooper var, dikkat ederseniz yukarıda nispeten başarmış dedim bunun sebebi de Bradley Cooper’dır.
Spoiler değil merak etmeyin; Filmin ortalarında vurulmuş bir askerden düşen roketatarı gören bir çocuk, yerden eline alıp askerlere doğrultuyor sonra korkup vazgeçiyor ve kaçmaya başlıyor; Bradley’nin orada tuttuğu nefesi veriş şeklini, o duyguyu eminim 5’e 1 giriştiğiniz efsanevi lise kavgalarında yaşamamışsınızdır.
Bir de tabii aşırı vatansever bir abimiz olarak, Clint Eastwood’un elinden propaganda temalı bir film çıkınca dibine vurulmuş bir Amerikan sempatizanlığı izliyorsunuz. Bu yüzyılın çocuk katilleri, kurtaramadıkları çocuklara ağlar olmuşlar. Anavatanlarını savunan gerillalara terörist muamelesi yapmışlar, fakat bir tane çuvaldızı geçtim, kürdan dahi batırmamışlar kendilerine.
Savunma aynı “Biz onlara seçme şansı verdik”.
Film boyunca Amerika’nın ne kadar iyi olduğu, askerlerine değer verdiği, efendim Irak’a aslında Saddam için değil, birinci önceliğin Bin Ladin olduğu ve bu yüzden girildiği gibi hikayeler ile dolu.
Peki Filmi Yerden Yere Vurdum Ama Neden İyi Dedim?
- Bir; Clint Eastwood.
- İki; Bradley Cooper.
Eastwood’un sanat yönetmeni kimse tebrik ederim, zira film bir platoda çekilmiş ama izlediğinizde çekildiği yerin Irak olduğuna yemin edebilirsiniz. Açılar, çekimler, duygu ve Eastwood klasiği olarak müziksizlik. Her şey iyi, her şey dozajında hatta kurgu o kadar güzel ki, karakterin derinleşmemiş hayatını, karısının arafta kalmış ve seyirciye hiç bir şey anlatamayan mimik ve jest yoksunu vücut dilini, ruh halini filan göz ardı edip kendinizi filme kaptırıyorsunuz.
Bradley Cooper’ı ise yazının başından beri anlatıyorum zaten…
Çim biçme makinasının motor sesini duyunca irkilmesi, evcil ev köpeğini eğitimli bir K-9 sanması, bijon matkabını makineli tüfek sanması gibi… Bradley Cooper sanki hakikaten Chris Kyle’ın yerine gitmiş, savaşmış ve bu iç güdüleri kazanmış.
Son Düzlük
Son cümlelere gelirken; American Sniper dolu dolu propaganda kokan ama başarılı yönetmenlik ve oyunculuk ile yer yer sempati oluşturan bir film. İzleyin bir şey kaybetmezsiniz seyirlik hatta bu türü sevenler için arşivlik bir film.
Fakat objektif bir gözle izlediğinizde ise size neler hissettiğimi ekşi sözlükte yapılmış bir yorum ile anlatmak istiyorum;
Yakında bir hollywood filminde ballandıra ballandıra anlatılacak, arka planda dalgalanan amerikan bayrağı önünde gururla poz veren yapılı, 250 den fazla eli silahlı sakallı ve çirkin çöl öcüsünü öldürmeyi başarmış iyilik savaşçısı, öldürdüğü pis yaratıkların yavruları ile gerektiğinde futbol oynayabilecek, onlara oyuncak vererek şefkat gösterebilecek kadar yumuşak kalpli, çöl yaratıkları içindeki arap kızların hayran olacağı aşık olacağı derecede (bu derece tecavüz etmesine müsaade edecek derecedir) yakışıklı halk kahramanı amerigan askerlerinden birisidir.
lafta amerikan karşıtı olan mallar da oturur o filmi izler, beğenir.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.