Yok Etme Makinasını Ayağınıza Getirdik – Terminator 2: Judgement Day
Cameron’ın vizyonunun sınırlarını iki yok ediciyi karşı karşıya gördüğümüzde anlayabiliriz. Şekil değiştirebilen, mükemmele yakın taklit etme, çabuk iyileşme becerisi bulunan ve T-800 serisine nazaran daha çok insani özellikler (dil, iletişim becerileri…vb.) barındıran T-1000, rakibi karşısında her açıdan üstündü. Öyle ki, filmde toplam 15 dakika görünmesine karşın tüm filmi diken üstünde izlememizi sağlamayı başarmıştır.
Linda Hamilton kadar olmasa da, Robert Patrick de T-1000 rolü için çok hazırlanmış. Ateş ederken gözünü kırpmamayı öğrenmek, T-1000’in kafa haraketleri için kel kartalı örnek almak, solumadan ya da yorgunluk belirtisi göstermeden koşmaya çalışmak bunlardan birkaçı sayılabilir.
Doğduğundan beri, annesinden sevgi ve şefkat yerine katı bir disiplin ve askeri eğitim gören John, çocukluğunu yaşayamadan nükleer bir felaketin yükünü taşımak zorunda bırakılmıştır. Annesinin akıl hastanesine kapatılmasıyla bakıcı bir aileye verilmiştir. Başına buyruk davranışları ve suça eğilimli yapısı nedeniyle başı sürekli belaya giren John, annesiyle iletişimi kesildikten sonra mahşer gününe olan inancını yitirmiş ve o zamana dek öğrendiği bilgileri küçük çaplı suçlarda kullanmaya başlamıştır. Buna rağmen içindeki insani değerleri yitirmemiştir ve insan öldürmek için üretilmiş olan bir makineye, kimseyi öldürmemeye söz verdirecek kadar erdemlidir.
Daha önce hiç oyunculuk tecrübesi bulunmayan Edward Furlong, bu duruma rağmen Linda Hamilton ve Arnold Schwarzenegger karşısında akılda kalıcı bir performans sergiliyor. Yüzlerce adayın arasından sıyrılarak rolü alan Furlong, cast yönetmeni Mali Finn tarafından Pasadena Kulübü’nde keşfedilmiş. Çekimleri 171 gün süren filmde ergenliğe giren Furlong, sesi değişmeye başlayınca filmden sonra seslendirmeyi yeniden yapmak zorunda kalmış. Tıpkı Linda Hamilton gibi Edward Furlong da Terminator 2’den sonra birkaç filmi (Before and After, Pecker, American History X…) saymazsak aynı başarıyı yakalayamadı. Kariyere zirvede başlamanın en kötü yanı bu olsa gerek.
Terminator 2’den bahsedip Todd – Janelle Voight, Miles Bennet Dyson ve tabi ki Dr. Silberman’dan bahsetmemek olmaz. Her bir karakter filmde çok az görünmelerine rağmen bulundukları sahneler zihnimize kazınmıştır.
Özellikle Dr. Silberman’ın ilk filmdeki rolünü yeniden canlandırması iki filmin birbiriyle olan bağlantısını güçlendiren bir etken olmuştur.
İlk filme nazaran “Kader yok” vurgusunun daha belirgin olduğu Terminator 2: Judgement Day’de Cameron yalnızca filmin efektleriyle değil, öykü anlatımı ve karakterizasyon konusundaki ustalığıyla da izleyicileri hoşnut etmiştir. Bir röportajında filmdeki amacının izleyicilerin Terminator için ağlamasını sağlamak olduğunu söyleyen yönetmen, bunun sinematik anlamda büyük bir meydan okuma olduğunu ve filmi aslında bunun için yaptığını dile getirmiştir.
Bu amacına ulaştığını, filmi izlediğimizde kolayca anlayabiliyoruz. Sadece işiyle ilgilenen duygusuz bir adam, çocuğunu korumayı saplantı haline geirmiş üşütük bir kadın ve ergenliğinin baharında olan sorunlu bir çocuktan oluşan bu üçlüyü, birbiriyle devamlı çatışan ancak tehlike anında birbirini kollayan bir çekirdek aile gibi düşünmek çok da uzak gelmiyor.
Kısacası Terminator 2: Judgement Day, herkesin tekrar tekrar izlemesi gereken, yalnızca bilimkurgu değil sinema tarihinin en etkileyici filmlerinden biridir.